info@turkcindostlukvakfi.org.tr

+90 312 446 58 15

ÇİN KÜLTÜRÜ


Çince, dünyada en uzun süre, en geniş coğrafyada ve en çok insan tarafından kullanılan yazı türüdür. Çin yazısının yaratılışı ve kullanımı, Çin medeniyetinin gelişmesini hızlandırdığı gibi, dünya medeniyetinin gelişmesi üzerinde de derin bir etki yaratmıştır.

Çince karakterlerin kökü, çok eskilere uzanır. Sarı Irmak’ın kıyısındaki Banpo bölgesinde, günümüzden 6 bin yıl öncesine ait tarihi kalıntılarda, aletle çizilen 50’den fazla işaret tespit edilmiştir. Son derece düzenli ve belirli kurallara bağlı olan bu işaretler, basit yazı türlerinin temel özelliklerine sahiptir. Bilimadamları, bu işaretlerin büyük olasılıkla Çince yazısının ilk şekli olduğu görüşünü ortaya koydular.

Çince karakterlerinin sistemli bir yazı haline dönüşmesi, M.Ö. 16. yüzyıldaki Shang Hanedanı döneminde olmuştur. Arkeolojik çalışmalar, Shang Hanedanı’nın ilk yıllarında Çin medeniyetinin oldukça yüksek bir seviyeye ulaştığını gösterir. Bunun başlıca örneği, kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri üzerinde yazılan Jiaguwen yazısıdır.

Jiaguwen yazısı, kehanet kemikleri üzerine yazılan bir tür resim yazısıdır. Shang Hanedanı döneminde krallar, bütün hareketlerini kehanet sonuçlarına göre yaparlardı. Kaplumpbağa kabukları ve hayvan kemikleri, kehanetin araçlarıydı. Kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri, önce temizlenir sonra iç yüzleri bıçakla belirli düzene göre çentiklenirdi. Bunun ardından kahinler, isimlerini, kehanette bulunduğu tarihi ve soruları, kaplumbağa kabuklarına veya hayvan kemiklerine kazırlar, sonra da ateşe tutulma sonucu oluşan “Zhao” denilen çatlaklara bakarak kehanetin sonucunu çıkarırlar ve bu sonuçları yine kabuklara veya kemiklere yazarlardı. Üzerinde yazı olan kaplumbağa kabukları ve hayvan kemikleri daha sonra resim arşivi olarak saklanırdı.

Arkeologlar bugüne kadar 160 binden fazla kaplumbağa kabuğu ve hayvan kemiği çıkardılar. Bunların bazıları çok iyi biçimde korunmuş, bazıları da üzerinde yazı olmayan kemik ve kabuk parçalarıdır. İstatistiklere göre, çıkarılan kabuk ve kemikler üzerinde toplam 4 binden fazla yazı bulundu. Bu yazıların 3 bini bilim adamları tarafından incelendi, bunların 1000 kadarı anlaşıldı. Geri kalan yazılar, ya anlaşılmıyor ya da üzerinde ciddi fikir ayrılıkları bulunuyor. Buna rağmen bilim adamları, deşifre edilen 1000’den fazla sözcük sayesinde Shang Hanedanı dönemindeki siyasi, ekonomik ve kültürel yaşam konusunda bilgi sahibi oldular. Olgunlaşmış ve sistemli bir yazı türü olan Jiaguwen, Çince yazısının temelini oluşturdu. Jiaguwen’dan sonra Çince yazısı, Jinwen, Xiaozhuan, Lishu ve Kaishu gibi evrimlerden geçerek bugünkü halini aldı.

Çince yazısının geçirdiği evrim, biçim ve karakter büyüklüğünün adım adım standartlaştığı ve istikrara kavuştuğu bir süreç boyunca gerçekleşti. Xiaozhuan yazısıyla Çince karakterlerinin şekil sayısı sabitleştirildi; Lishu yazısıyla yeni bir yazılış sistemi ortaya çıktı ve Çince karakterler kare şekline dönüştü; Kaishu yazısının doğuşuyla Çince karakterlerin bugünkü temel yazılış biçimi oluştu ve şekiller daha standart hale geldi. Son bin yılı aşkın sürede Kaishu yazısı, Çince yazısının standart yazılış şekli olarak kabul edildi.

Çince yazısı, şekle dayalı kelimelerin temelinde, sese de önem verilerek yaratılan, anlam ifade eden bir yazı sistemidir. Yaklaşık 10 bin karakter içeren Çince yazısının yaklaşık 3 bin karakteri, çok sık kullanılmaktadır. Bu 3 bin karakter, sayısız sözcük ve cümleler oluşturur.

Çin yazısı, Çin ile komşu olan ülkeleri de derin olarak etkilemiştir. Japonya, Vietnam ve Kore gibi ülkelerin yazılarının hepsi, Çin yazısı temelinde üretilmiştir.

Çin resmi, Dünya’nın en eski süre gelen sanatsal geleneklerden biridir. 20. Yüzyılda Çin’de popüler olan Batı tarzı sanata karşı olarak, geleneksel tarz resim bugün Çin’de milli veya yerel resim adı ile “guó huà” olarak bilinir. Geleneksel resim, temel olarak hat sanatı gibi aynı teknikleri barındırır ve siyah veya renkli mürekkebe batırılan fırça ile yapılır. Yağlı boyalar kullanılmaz. Boyamada kullanılan en gözde malzemeler kâğıt ve ipektir. Bitmiş çalışmalar, askı ruloları ve el ruloları gibi rulo çubuklarına monte edilir. Ayrıca, geleneksel resim albüm sayfalarına, duvarlara, lake eşyalara ve diğer alanlara da uygulanabilir.

Çin Resim Sanatı Tarihi

Çin resim tarihi, başlıca olarak insan tasviri, manzara, kuş, çiçekleri resimleyerek meydana gelmiştir. Gu Kaizhi and Wu Daozi gibi ustaların aşama aşama kurduğu tasvir boyama temelleri, 6 hanedanlıktan (222 - 589) Tang Hanedanlığına kadar uzanır. Daha sonraları, manzara resimleri boyama üslupları, coğrafi farklılıkları temel alan çeşitleriyle resim sanatı 5 hanedanlık döneminde (907-960) şekil aldı. Örnek olarak, Jing Hao, kuzeyin kuru ve heybetli zirvelerini tasvir etmiş, buna karşın, Dong Yuan ve Juran ise, Jian Gnan’da ( Yangze ırmağının güneyi) güneyin bereketli gürül gürül akan tepelerini resmetmişlerdir. Kuş ve çiçek boyamalarında ise, yüce Tang hanedanlığı imparatorluk stili ana akım olmuştur.

Song Hanedanlığında ( 960 – 1279) Fan Kuan, Guo Xi, ve Li Tang gibi manzara ressamları, önceki gelenekleri temel alarak yeni tarzlar yaratmışlardır. İmparatorlarının zevklerinin rehberliği ile ressamlar özellikle Zhao Ji, hem objenin ve hem de artistin yansımalarını pekiştiren “şiirsel duyguları” bir araya getiren doğa gözlemlerine odaklanmışlardır. Güney Song Hanedanlığı tarafından (1127-1279), şiirsel duygu odağı, boyama, şiir ve hat birliğini ( Üç mükemmel ) aynı çalışmada ( albüm sayfasında veya yelpazede) buluşturmuştur. Kuzey Song hanedanlığındaki ilk bilgeler (960-1126) sanat olarak resmin, sanatçının terbiyesinin ve düşüncelerin açığa vurulması için “biçim görünümünden” öteye gitmesi gerektiğini düşünmüşlerdir. Bu, Literati (bilge) resim olarak bilinen akımın temeli olarak bilinir.

Zhao Mengfu ve 4 Yuan Ustası olarak bilinen Huang Gongwang, Wu Zhen, Ni Zan ve Wang Meng içeren Yuan Hanedanlığındaki Literati ressamlarının amacı, öznel yansımanın başlangıç noktası olan Kuzey Song hanedanı ve Tang hanedanlığının antik kalıntılarını canlandırmanın parçası olmaktı. Uyanıştaki bu çeşitlilik, geçmiş melodilerden, yeni ve öznel değişimlere dönüştürülmüştür. Bunlardan bazıları, Ming ve Qing hanedanlığında git gide önemli gelenekler olarak gelişmiştir. Şiirde ve Hatta olduğu gibi, kişisel gelişimin odağı, resim sanatında anlatımın bütünü olmuştur.

Ming hanedanlığından (1368-1644) başlayarak, yerel okullarda sanat tarihinin önemli demeti olarak biçimlenen resim sanatı seçkinleşmiştir. Suzhou bölgesinde ( Günümüz Jiansu Eyaleti) Shen Zou’nun öncülük ettiği “Wu Okulları” tarzı sanatçılar, 4 Yuan Ustası tarafından eğitimli resim sanatı yaklaşımlarını temel aldı. Dai Jin tarafından kılavuzluk edilen “ Zhe Okulu”, çoğunlukla Zhejiang ve Fujian eyaletlerinden sanatçıları barındırırdı. Bu sanatçılar açık ve özgür Güney Song modeli monokrom mürekkep boyama tarzını yaratmışlardır.

Son Ming hanedanı ustaları Dong Qichang ve Dört Wangs isimleri; Qing Hanedanından (1644-1911) Wang Shimin, Wang Jian, Wang Hui, ve Wang Yuanqi, zihindeki her şeyin ve doğanın fırça ve mürekkep ile yorumlanabilinen “Büyük Sentez” de belirli antik stilleri birleştiren mağrur literati amacını benimsemişlerdir. Sonuç, Qing imparatorlarının desteklediği derin etkisi olan “ortadoks okul”dur ve bu okul, başlıcaları Zhu Da ve Shitao olan Individualist ressamlar grubunun karşısındaydı. Ayrıca, Çin saltanatlığı, fused style yaratmak için bazı Çin ressamlar tarafından kullanılan ve bilinen hacim ve perspektif içeren Batı tarzı resim tekniklerine ( Avrupalı misyonerler tarafından getirilen) ilgi duyuyorlardı. Saltanatlığın dışında ise, Jiangsudaki önemli ticaret şehri Yangzhou Zheng Xie gibi profesyonel fakat “eksantrik” ressamların merkezi olmak için Individualism’e yakın bir eğilim geliştirdiler. Bu eğilim, Qi Baishi gibi sonraki sanatçılara model olan Ortodoks karşıtı tarzdan etkilenen Ren Bonian ve Wu Changshuo gibi sanatçıların yaşadığı Shanghai’ya yayıldı.

19. yüzyıl ve 20. Yüzyıl sonlarında, Çinli ressamlar gittikçe artarak Batı sanatına benzer sergilediler. Modern ressamların arasında en çok sevileni hayatına fakir bir köylü olarak başlayıp büyük bir usta olan Qi Baish’dir. Onun en iyi bilinen çalışmaları ise çiçekleri ve küçük hayvanları tasvir edilmiş olanlardır.

Yeni Kültür Hareketi’nin başlangıcıyla, Çinli sanatçılar Batı tarzı teknikleri kullanmayı benimsemeye başladılar. Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, sanatçılar sosyalist realizm ortaya koymak üzere teşvik edilmişlerdir. Profesyonel sanat çevrelerindeki bu gelişmelerle birlikte, açık hava resim sergilerinde ve kırsal alanlardaki duvar resimlerinde günlük köylü hayatını resmeden çoğalmalar mevcuttu.

Felaket getiren Kültürel Devrim (1966 – 1976 ) sırasında, sanat okulları kapatıldı. Sanat dergilerinin basımları ve sanat sergileri sona erdi. Siyasi hareketin ve etkisinin bitiminden hemen sonra, Çin sanatı ve kültürü yeniden canlanmaya başladı ve yeni bir patlama dönemini tecrübe etti.

Dört Ana Tarz

Çin resmi, konularına göre dört tarzdan oluşur: Manzara resimleri, çiçek ve kuş, insan tasviri ve Jiehua.

Manzara Resmi

Birçok eleştirmen, manzara resminin Çin resim sanatında en tepe yapı olduğunu düşünürler. Tang Hanedanlığının sonlarında (618-907), manzara resmi doğa hakkında söyleşi için eğitimli insanların, sıradan dünyadan kaçış özlemlerini yansıttıkları bağımsız bir tarz olarak yükselmiştir. Tang hanedanlığı dağıldığında, doğaya doğru geri çekilmek düşüncesi, şairler ve ressamların önemli bir tema odağı olmuştur.

Beş Hanedanlıktan Kuzey Song Hanedanlığı dönemin boyunca, Çin manzara resim sanatının “büyük çağı” olarak bilinir. Kuzeyde, Fan Kuan ve Guo Xi gibi sanatçılar, sert kayaları betimlemek için güçlü fırça darbeleri, mürekkep yağmuru, güçlü kara çizgiler kullanarak yüksek dağları resmetmişlerdir. Güneyde ise, Dong Yuan ve Juran ise, ovalarmışçasına yumuşak fırça darbeleriyle, sakin sahneler içinde kasabalarının rehirlerini ve gürül gürül akan tepelerini resmetmişlerdir. Bu iki tür sahne ve teknik, klasik Çin manzara resim sanatının tarzı olmuştur.

Kuş ve Çiçek Resimleri

Kuş ve Çiçek resimleri, kendi temalarının önünde yer alan bir tür Çin resmidir. Normal olarak, çoğu kuş ve çiçek resmi, sanatçının yeteneğine bağlıdır. Çin Geleneğine göre, çiçek ve kuş resimleri; bitkileri, balıkları, böcekleri, kuşları, evcil hayvanları ( kedi, köpek ) içeren geniş bir alanı kapsayan doğa başlıklarını ele alır. Çiçekler ve kuşlar, bin yıldan fazladır sanatçıların benzetmelerini ve metaforlarını yansıtır. M.Ö 7 yüzyıl önce, dekorasyon zanaatından ortaya çıktığına inanılmaktadır. Tang Hanedanından (618-907) beri, kayıtsız şartsız bir sanat bilimi olmuştur.

İnsan Tasviri Resimleri

Çin Resminde konu olarak İnsan figürü, popüler olan manzara ve kuş ve çiçek gibi olan türlerden çok daha önce ortaya çıkmıştır. İlk zamanlarda, bu figürlerin resmetmenin amacı çoğunlukla dini ve siyasi amaçlar için kullanılmıştır. Mezarlarda, mağara duvarlarında, ipeklerin üzerindeki arkeolojik keşifler; Bahardan Sonbahara (722-481 BC), Savaşan Devletler (403-221 M.Ö) döneminden Han Hanedanlığı (206 M.Ö – M.S 220), dönemine, Wei ve Jei (265-420) çağına insan tasvirinin gelişimine bir bakış açısı sunar.

Han hanedanlığından sonra, Konfiçyus sisteminin kırılması da resim sanatında ve resim kuramlarında yansıtıldı. Taocu bir tarikatı üyesi ve seçkin Doğu Wei hanedanı üyesi bir aileden gelen amatör bir ressam olan Gu Kaizhi, Jin Hanedanlığının en büyük ressamı olmuştur. Kendisi ayrıca portre çizeri olarak anılır.

Jiehua

Çizgi resmi olarakta bilinen Jiehua, bir cetvelin yardımı ile doğru mimari şekillerin tasvirlerini yansıtır. Çin resminde Non free-hand olmayan tek stildir. Jiehua, yapıların çizgilerini doğruca çizmek için özel bir fırça ve ağız kullanan bir resim tekniğidir.

Çin resim sanatında iki ana teknik:

Gong-bi (工笔), anlamı “ Titiz” özellikle detayları sınırlandıran hayli teferruatlı fırça darbeleri kullanılınır. Daha çok bireysel atölyelerde çalışan sanatçılar tarafından kullanılan bir tekniktir.

Mürekkep ve Wash (yıkama, aşındırma) resim tekniği Çince’de Shui-mo olarak adlandırılır. Genel olarak fırça resmi ya da sulu boya olarak isimlendirilir. Ayrıca “literati” olarak bilinir. Aynı zamanda, Çin’in resmi dört sanatlarından bir tanesidir. Teoride, baylar tarafında yapılan amatör bir sanattır. Song Hanedanı ile birlikte, sanat yazılarında seçkin bir yere sahip olmaya başlamıştır. Bu sanatın ileri gelen taraftarları ise bundan önemli ölçüde yararlandılar.

Çin’in En İyi 8 Sanat Akademisi:

1. Çin Sanat Akademisi

Çin’de çok geniş akademik alanlarda programlar ve dereceler sunan en etkili güzel sanatlar akademisidir. Akademi, 1928 yılında Zhejiang eyaletinde ünlü eğitimci Cai Yuanpei tarafından kuruldu. Şavaştan yıpranmış Çin’de dinin yerine, güzel sanatlar yüceltildi. Ülke çapında önemli sanatsal gücü olan sanatçıları destekledi. Ülke genelinde en prestijli sanat kurumlarından biri haline getirildi.

2. Çin Güzel Sanatlar Akademisi

Çin merkez güzel sanatlar akademisi (CAFA ) Hubai Universitesi güzel sanatlar fakültesi ve Beiping Sanat Koleji’nin ortaklaşa olarak 1950 yılında Pekin’de kurmuşlardır. Akademi, kültürün, tarihin, sanatın geliştiği ve dünyanın en iyi sanat kaynaklarından yararlanıldığı bir yerdir.

3. Luxen Güzel Sanatlar Akademisi

Luxen Güzel sanatlar kolejinin selefi olarak Mao Zedong, Zhou Enlai gibi Çin devriminin önder kuşağı tarafından 1938 yılında kurulmuştur. Kolej 1945 yılında Kuzeydoğu Çin’e taşındı ve 1958 yılında Luxon Sanat Akademisi olarak ismi değişiklik geçirdi. Günümüzde, LAFA sırasıyla, Shenyang şehrinde ve Dalin şehrinde olmak üzere eğitimine 2 kampüste devam etmektedir.

4. Guangzhou Güzel Sanatlar Akademisi

Guangzhou Güzel Sanatlar Akademisi (GAFA) Çin’in güneyinde kendi alanında tektir. GAFA, Guangzhou’daki, South China Institute of Art and Literature, Wuhan’da bulunan Central South Institute of Art and Literature ve the Guangxi Institute of Art gibi kurumların kaynaşımı olarak bilinir. Akademi, çağdaş Çin sanat tarihi ünlü ustalarına ev sahipliği yaparak destek olmaktadır.

5. Tianjin Güzel Sanatlar Akademisi

İlk ismi, uzun bir geçmişi olan Beyiang Femal Normal School olarak 1906 yılında kurulmuştur. Çok geniş çeşitlilikte başlığı ele alan bir kurumdur. Çin’in kuzey bölümünde, en önemli sanat eğitimi veren merkezlerden birisi olarak adlandırılır.

6. Hubei Güzel Sanatlar Enstitüsü

Hubei Güzel Sanatlar Enstitüsü (HAFA) Çin’in merkezinde, birçok akademik disiplini barındıran en önemli yüksek eğitim veren enstitülerinden biri olarak kabul edilir. Enstitü ilk olarak, Wuchang Sanat okulu olarak 1920 yılında kuruldu, daha sonra ismi değişerek Özel Wuchang Sanat okulu oldu.

7. Sichuan Güzel Sanatlar Enstiitüsü

64 yıllık tarihi ile Sichuan Güzel Sanatlar Enstitüsü, dağlık bir şehir olan Chonqing’e yerleştirilmiştir. Çin’de en etkili 5 sanat akademisinden biridir ve Çin’in güneybatı bölgesinde ise tektir.

8. Xi’an Güzel Sanatlar Akademisi

Xi’an Güzel Sanatlar Akademisi, 1949 yılında kurulmuştur. Selefi Kuzeybatı Çin Askeri ve Devlet Üniversitesinin Sanat koleji olan, Akademi kuzeybatı Çin’in tek sanat akademisidir.

İlk Çağlardaki Ünlü Çin Ressamları:

Jin Hanedanlığı (265 – 420)

Gu Kaizhi


Gu Kaizhi (344-406) Antik Çin’in en ünlü ressamıdır. Tarihi kayıtlara göre, Jiangsu eyalatinin Wuxi şehrinde doğmuştur. Gu Kaizhi, resim teorisi hakkında üç kitap yazmıştır: Resim Üstüne, Jin ve Wei Hanedanlığının Önemli Resimlerine Giriş Yuan Dağını Resmetmek. “İnsan tasviri resimlerinde giyim ve görünüşün çok önemli olmadığını, gözlerin ruhu belirleyici etken olduğunu yazmıştır.” Gu’nun çalışmaları, kendisine ait olarak kabul edilen 3 ipek el ruloları vasıtasıyla günümüzde bilinir: Eğitmelerin Saray Kadınlarına Öğütleri, Luo Irmağının Perisi, Akıllı ve İyi Yürekli Kadınlar.

Sui Hanedanlığı (581-618)

Zhan Ziqian


Ünlü Ressam, Shandong’un Yangxin kasabasındandır. Ziqian, Sui Hanedanlığında (581-618) devlet memuru olarak görev yapmaktaydı ve aynı zamanda en etkileyici manzara portrelerine sahip olan çok yönlü ve yaratıcı bir ressamdı. Manzara resimlerinde, boyut ve uzaklık perspektif tasvirlerinde önemli katkılarda bulunmuştur. Bahar Gezisi isimli yapıtı, Zhan Ziqian’in kendine özgü ve Çin manzara portrelerinden geriye kalan en eski çalışmadır.

Tang Hanedanlığı (618 – 907)

Han Gan


Han Gan (715-781) Tang Hanedanlığı ressamıdır. Kayda geçirilmiş Budist ve Taocu temalar üzerine duvar resmi olarak yaptığı at resimleri iyi bilinir. Han, berrak komposizyon ve dikkatli çizgiler kullanarak atların gücünü ve zekâsını çalışmasında vurgulamıştır.

Han Huang

Han Huang (723-787 ) Tang Hanedanlığının bir memuru idi. Tarihçiler tarafından sadeliğinden ve doğruluğundan dolayı takdir edilmiş, ancak, hükümetince, çok sert ve zalimce suçlanmıştır. Belki de Çin resminin en ünlü boğa resmi olan Beş Boğa çalışması Han’ın en önemli yapıtıdır.

Li Sixun

Li Sixun (651-716) Çinde Kuzey profesyonel ressamlar okulunun kurucularından olarak görülür. Süslü renkli manzara resimleriyle bilinir.

Li Zhaodao

Li Zhaodao Tianshui’nun yerlisi ve Askeri ressam Li Sixun oğludur. Babasının veliahttı olarak bakanlık garnizonunda görev yaptı. Kendisinin altın rengi, mavi, yeşil tonlu manzara resimler ile babasını tarzını sürdürmüştür. Suret çiziminde ve Kale çizimlerinde sivrilmiştir.

Wang Wei

Wang Wei (701-761) Moji rumuzu ile, Tang Hanedanlığı boyunca, Sanat ve edebi insanların arasında en ünlü kişilerinden biriydi. Çin kültürel tarihinin altın çağının kişilerinden biriydi. Şüphesiz Wang çeşitli konularda resim yaptı ve çeşitli tarzları ele aldı. Özellikle manzara resimlerinin gelişmesini sağlayan ilklerin arasında olması nedeniyle, bilinirliğini korumuştur. Monokrom mürekkep (shuimo) manzaralılarıyla ve karlı zirve çalışmalarıyla en iyi tanınır. pomo ve geniş ink-wash tekniği ile ilişkilendiren sanatçı sonrandan bu teknikleri kullandı . Wang Wei’nin resimleri innovative ve gelenekseldir. Fakat, kesinlikle bunların temeli, ileri yaşlarında mitsel konumunu getiren şairsel yeteneğinin ve ustalık resimlerinin kombinasyonudur. Neredeyse, bütün Çin şiir antolojileri kendisinin çalışmalarını içerir. Tang hanedanlığının en büyük şairleri Li Bai, (701-762) ve Du Fu (712-770) ile birlikte bahsedilir.

Wu Daozi

Wu Daozi (680-759), Henan Eyalatinin Yangdi şehrinde doğmuştur. Döneminin sonraki eleştirmenleri tarafından efsane halinde gömülen ve katkıları takdir edilen bir ressamdır. Her şeyden çok, özellikle Budist karakterleri büyük duvarlara resmetmiştir. Fırçası, canlı kalın ve ince çizgi gerilim yansımaları yaratır. Bu çizgiler, saray tarzı özellikle renkli ve kontrollü resmetmenin karşıtı olarak görülür ve hala hatırlanır.

Beş Hanedanlık ve On krallık Dönemi (907-960)

Dong Yuan


Dong Yuan (934 – 962) Beş Hanedanlık ve On krallık döneminin Güney Tang Krallığının ressamıdır. Günümüz Jiangxi eyalatinde olan Zhonglin’de doğmuştur. Dong Yuan özellikle manzara resimleriyle ünlüdür. Ressam, sonraki 9. yüzyılda Çin’de fırça tekniğinde standart olacak zarif tarzda örnekler vermiştir. O ve oğlu Juran, güneyde manzara portresi resimleri için bir okulunun kurucuları olmuşlardır.

Gu Hongzhong

Gu Hongzhong (910–980) Çin tarihindeki Beş Hanedanlık ve On krallık döneminin ressamlarından biridir. Gu Hongzhong’un yaşamı hakkında çok az şey bilinir. Büyük ihtimalle Güney Tang İmpratoru Li Yu’nun ressamıdır. Gu Hongzhong en ünlü eseri Han Xizai’nin gece eğlenceleri isimli çalışmasıdır. Eserinin orijinal kopyası günümüze ulaşmamıştır. 12. yüzyıl yeniden yapılan illüstrasyonu günümüze ulaşmıştır. Bu tablo şu an Pekin’deki Palace Museum’da sergilenmektedir.

Jing Hao

Jing Hao (880-940) emeklilik hayatının büyük bir çoğunluğunu Shanxi eyaletinin Taihang Dağlarında çiftçi olarak geçirdi. Sanatında görkemli büyüklükte manzara resimlerini vurgulayarak Tang Hanedanlığının saray ressamı olarak sürdürdü. Jing Hao, Guan Tong öğretmeni olduğu söylenmektedir. Ayrıca, diğer önemli bir usta ressam olan Li Cheng kendisinin takipçisi olmuştur. Bu üç sanatçı, Kuzey Son dönemine olgunluk getiren, anıtsal manzara resimlerini çalışan ilk seçkin ustalar arasında olmuşlardır.

Guan Tong

Guan Tong, Shaanxi’deki Chang’an yerlisi ve manzara ressamı Jing Hao’nun oğludur. Daha sonraları, çalışmalarıyla babasını geride bırakmıştır. Guan sık sık Shaanxi bölgesinin engebeli ve sarp sahnelerini resmetmiştir.

Juran

Juran, Zhonglin ( Jiangxi’deki modern Nanchang) ya da Jiangning (Jiangsu’daki modern Nanjing’de doğmuştur Kaiyuan Manastırında, eserlerinde Jiangning’in güney manzaralarını (Yangtze Irmağının güneyi) resmetmede uzmanlaşmış bir keşiştir. Sisli, yağmurlu Jiangning tepelerinin bulutlu atmosferini tasvir etmek için açık mürekkep tekniği kullanmıştır. Böylece geleneksel güney manzara sahnelerini tasvir etmede bir tarz oluşturmuştur.

Li Cheng

Li Cheng, ilk başta Jing Hao ve Guan Tong’un tarzını model almıştır. Daha sonra, kendi tarzını geliştirdi. “Altın gibi mürekkep de hazinedir” dedi. Seyreltilmiş mürekkep ile birçok manzara resmi yaptı. Böylece, manzara sahnesini hayali bir sisteymiş gibi betimledi.

Song Hanedanlığı (960 – 1279)

Fan Kuan


Fan Kuan (990-1020) Song Hanedanlığının manzara portresi yapan bir ressamdı. Life Magazine tarafından, son milenyumun en önemli 100 kişisinden 59.su olarak listelemiştir.

Fan eserlerinde, Taocu felsefe doğa ile tek bütün olmak prensibini temel aldı. Tablo incelendiğinde, çalışmada kişinin büyük doğada ne kadar küçük yansıtıldığını fark edecektir. Bireyin yerine, bir bütün olarak doğanın ve dünyanın büyük bir resim olmasına odaklanılmıştır.

Liu Songnian

Liu Songnian (1155-1224) Oiantang’ta doğmuştur (günümüz Hangzhou). Ressam, Güney Song Hanedanlığının insan tasviri ve doğa manzarası çizen en büyük ustalarından biri olmuştur. Liu Songnian, Chunxi döneminde (1174-1189) öğrenci olarak Güney Song Resim Akademisine girdi. Shaoxi döneminde (1190–1194) daizhao(vazifeli ressam) olarak devam etti. İmparatorluk resim akademisine 40 yıldan fazla hizmet etti. İmparator Ningzong’un saltanatı sırasında (1195-1224), prestijli altın kemer ile ödüllendirildi.

Mi Fu

Mi Fu (1051-1107) müstear adı Yuanzhang entellktüel şair, hattat ve birçoğu günümüze ulaşan geniş çeşitlikteki yazılarından dolayı – estetik tarihin üzerine yazılar, şiir, resim sanatı üzerine eleştiriler – Çin sanatında baskın bir ressamdır.

Mi Fu, Son Hanedanlığında yüksek bir göreve sahip olan bir ailenin üyesi olarak dünyaya geldi. Annesi İmparator Yingzong’un (saltanat tarihi 1063-1067) süt annesidir. Saray üyeleriyle birlikte büyümüş, hanedan ailesinin arasına özgürce karışmıştır. Genç bir birey olarak, Mi Fu erken olgunlaşmış yeteneklere sahipti özellikle hattatlık konusunda. Gelecek devlet görevleri için verilen derslere karşı hoşnutsuzluğunu göstermesine rağmen, tartışmalarda gösterdiği çabuk kavramı yeteneğini çok canlı bir şekilde gösterdi. Kabiliyeti heveslice şiire, resim ve hat sanatına idi.

Sonraki hayatında, sık değişen görev yerleriyle, inişli çıkışlı bir memuriyet hayatı oldu. Bir sanatçı olarak, Mi Fun, hat sanatı ve manzara resim portreleriyle çok iyi tanınır.

Tower of Rising Clouds gibi Mi Fu’nun resimleri, geçmiş ile kopuşu yansıtmaktadır. Song Hanedanlığından önce, manzara resimleri temel olarak yeryüzünün tasviri için kullanılan çizgilerdi. Buna karşın, Mi, Henan eyalatinin, göller bölgesindeki puslu nehirlerini ve dağlarını tasvir etmekle ilgilendi ve aşırı nemli boyama ve yatay yapı hatlar tekniğini tanıttı. Sonradan “ Mi dots” olarak bilinen bu teknik, Çin’in yöresinin bulutla örtünmüş yağmurlu havasının güçlü etkisini oluşturmak için kullanılmıştır. Bu serpme mürekkep tekniği, coşkulu çağdaşların dikkatini çekmiş ve Çin resim sanatı tarihi boyunca saygı duyulan bir etki olarak yerini korumuştur.

Zhang Zeduan


Zhang Zeduan (1085-1145), müstear adı Zhengdao, Song Hanedanlığının ünlü ressamlarındandır ve erken manzara resim tarihinin temsilcidir.

Zhang Zeduan en önemli resim Qingming Festival’inde Nehir Kıyısında isimli eseridir. Çalışma geniş el rulosuna yerleştirilmiş ve başkent yaşamını tasvir etmektedir. Çin tarihi boyunca en önemli resimlerden biri olmuştur. Quing Hanedanlığı sırasında, 18. Yüzyılda bir illüstrasyonu yapıldı.

Yuan Hanedanlığı (1271 – 1368)

Huang Gongwang


Huang Gongwang ,Yuan şehrinin Wu Zhen, Ni Zan ve Wang Meng gibi 4 Büyük ustalarının en yaşlısıdır. Bu dört eski ustanın idealleri, sonraki Çin sanatında ölümsüz bir etki bırakmıştır. öznel yansıma olarak, fırça çalışma tekniği, kasıtlı yalınlık adına dekoratif ve gerçekliğin baskısından öte, konunun içsel ruhunun açığa vurması - veya sanatçının kendisinden dolayı - olarak özetlenebilinir.

Ni Zan


Yuan Hanedanlığında, Ni Zan ve çağdaşlarının sanatı, ikna edici resimsel gerçeklik ve hünerli fırça çalışmaları gösteriş kanalıyla gözlere hitap etmekte olan Güney Song Akademisinin önceki standartlarına tersti. Ni’nin yeni tarzı ise doğrusu daha geniş ve daha kapsamlı mürekkep oyunlarına odaklanmış görünümlere gereksinim duymaktadır.

Genel olarak, resimlerinde çoğunlukla manzara resimleri çalışmalarında öğeleri tutumlu şekilde kullanmıştır. Sadece monokrom mürekkep kullanmış ve tuvalin büyük bir kısmına el değmemiş bırakarak suların enginliğini betimlemiştir.

İnsan varlığı betimi olmaksızın çalışmalarında, kırsal bir kulübe, birkaç ağaç ve bitki hayatına belirten az sayıda öğe ve baştanbaşa kasvetli temel yeryüzü şekilleri mevcuttur. Tasvir etmek istediği doğa mekânlarını nadiren yansıtır. Ni Zan, resim sanatının fiziksel benzerlikten öte, kişisel duyguları yansıtması gerektiğini savunmuştur.

Wang Mian


Wang Mian (1287-1359), Yuan Hanedanlığının gözde ressamıdır. Wang Mian Zhejiang eyaletinin Zhuji şehrinde doğmuştur. seçkin Wang Mian güçlü, göze çarpan erik tomurcukları ile seçkin bir resim tarzı geliştirmiştir. Bugün Taipe ve Shangai müzelerinin koleksiyonunda bulunan birkaç erik tomurçuğu resmi günümüze ulaşmıştır.

Ming Dynasty (1368 – 1644)


Lan Ying

Lan Ying (1585-1664), Ming hanedanlığının son dönemlerinde etkili olan manzara ve insan tasviri, kuş ve çiçek çizeri bir ressamdır. Lan Ying, Qiantang’de (günümüz Hangzhou) doğmuş ve yaşamının ilk yıllarının çoğunu orada geçirmiştir.

Shen Zhou


Shen Zhou (1427–1509) Ming Hanedanlığından bir ressamdır. Jiangsu Eyaletinin güneyinde günümüzde Suzhou şehri olan Changzhou’da zengin bir ailenin içinde dünyaya gelmiştir. Bir çok farklı başlığı ve biçembilim kaynaklarını kendisine konu edinmiştir. Shen’s sanatı daima kendisine özgü kalıcı güven, saklı huzur ve hafif samimiyete dayanır. Yaşam idealleri ve sanatındaki başarıları, kendilerini Literati geleneğine adayan sanatçıların saygısını kazanmıştır. Kendisi Ming hanedanlığının 4 Usta ressamlarından birisidir.

Qiu Ying

Qiu Ying (1494-1552), Gongbi (Titiz) fırça tekniğinde ustalaşmış Min Hanedanlığı ressamıdır. Qiu Ying, Jiangsu Eyaletinin Taicang şehrinde köylü bir ailede dünyaya gelmiştir. Ailesinin Suzhou’ya taşınmasıyla, vernik zanaatçısı olarak çıraklık yapmaya başladı. Daha sonra, ressam Zhou Chen’den resim yapmayı öğrendi ve antik Tang ve Song Hanedanlıklarında yapılan eserleri taklit etti. Öyle başarılı oldu ki ilistrasyonları ve orjinalleri birbirinden ayırt edilemezdi. Suzhou Wu Okulu resim sanatın ink wash tekniğini teşvik etmesine rağmen, Qiu Ying yeşil ve mavi tonlu resimler ve birleşik farklı teknikler resimlerinde uyguladı.

Oiu Ying’in fırça kullanımı çok titiz ve rafine idi ve yeryüzü ve insan tasvirleri düzenli ve iyi oranlamıştı. Bunlara ek olarak, resimleri çok seçkin, rafine aynı zamanda çok iyi dekore edilmişlerdi.

Tang Bohu

Tang Bohu müstear ismi ile en iyi bilinen Tang Yin (1470-1523) Ming Hanedanlığında entelektüel, ressam, hattat ve şairdir. Tang Yin Çin sanat tarihinin en ünlü ressamlarındandır. Yuan hanedanlığının 4 büyük ustasının tekniklerini özümsedi. Böylece seçkin kendine özgü bir tarz yarattı. Tang Yin, Shen Zhou, Wen Zhengming, and Qiu Ying ile birlikte Ming Hanedanlığının 4 Büyük Ustasından biri olarak tanımlanır. Tang aynı zamanda yetenekli bir şair ve entelektüeldir. Çağdaşları Wen Zhengming, Zhu Yunming, and Xu Zhenqing ile birlikte Wuzhong bölgesinin (günümüz Suzhou) 4 Büyük edebiyat ustası ya da Jiangnan’ın (Yangtze ırmağının güney bölgesi) 4 Büyük edebiyat ustası olarak bilinirler.

Wen Zhengming


Wen Zhengming (1470–1559) Ming hanedanlığının önde gelen ressamı, hattatı ve entelektüelidir. Bugünkü Suzhou’da dünyaya gelmiştir. Song Hanedanlığının veziri ve vatansever Wen Tianxiang’ın soyundan geldiğini iddia etmiştir.

Wen resimlerinde tek bir ağaç veya dağ gibi harika yalınlıkları konu olarak sık sık seçmiştir. İdari hayata olan hoşnutsuzluğunu yansıtan ıssızlık yoluyla güçlü bir his meydana getirmiştir.

Qing Hanedanlığı (1644 – 1911)

Ren Bonian


Ren Yi (1840-1896) güçlü fırça darbeleri ve renk kullanımı ile dikkat çeker. Dört Ren’den en göze çarpan başarılısı olarak addedilir. Saygın ressamlar olan diğer üç Ren; ikisi amcası, biri kuzenidir.

Shitao

Shitao (1642-1707) Qing Hanedanlığı’nın ilk yıllarında en ünlü individualist ressamlardan biridir. Yarattığı sanat, dikte edilen güzel olarak düşünülen kati tekniklerin ihlal edilmesinde bir devrimdir. İmitasyona, yeniliğin üzerinde değer biçilmiştir ve Shitao açıkça önceki seleflerinde,(örnek; Ni Zan ) etkilenmesine rağmen, sanatı seleflerinkinden birçok yeni ve etkileyici yönden ayrılır.

Wu Changshuo

Qing Hanedanlığının son yıllarında, Wu Changshuo (1844-1927) ünlü ressam, hattat ve mühür zanaatçısı idi. Changshuo adı rumuzudur. Gerçek ismi Jun, sonra Junqing olmuştur.

20.yüzyılın ilk yıllarında, önde gelen bir ressam olarak, genel anlamda Literati resim sanatı ile ilişkilendirilebilecek Individualistic ve Expressive tarzı ile çiçek ve kuş resimlerine getirdiği yenilik ile söz edilmektedir.

Zheng Banqiao

Zheng Xie (1693-1765) genellikle Zheng Banqiao takma adıyla biline ressam, Jiangsu Eyaletindedir. Hayatı yoklukla başladı ancak Shandong’ta hâkim olmak için girilen imparatorluk sınavında kendini gösterdi. Kıdemli memurlara kendini sevdirmeyi ret etti ve devlet memurluğu hayatında kritik bir andı. Zheng yokluktan kurtulmak için çalıştığı zaman, kıdemli memurlardan bıktı böylelikle görevinden istifa etti. Bundan sonra, Zheng kendini sanata adadı ve Yangzhou’nun 8 Eccentrics’lerinden biri oldu. Bambu, orkide ve kaya çizimleri ile hatırlanır. 1748’de, İmparator Qianlong’un resmi hattat ve ressamı olarak yeniden resmi memurluk kariyerine başladı.

Ayrıca, kendisinin orkide çizimleriyle etkilediği yeni bir hat sanatı tarzı yaratan bir hattattır. Buna ek olarak, Edebiyata ve şiire ilgisi vardı. Natural tarzda sıradan insanların yaşamlarını yazmayı tercih etti.

Zhu Da

Bada Shanren 1626-1705 Zhu Da’doğmuş ressam ve hattattır. Ming Hanedanlığından Prens Ning - Zhu Quan’un soyundan gelen bir ailenin bireyidir.

Bir çocuk dahi olarak, çocukluğunun ilk yıllarında, resim yapmaya ve şiir yazmaya başladı. Ming Hanedanlığının çöküşünden sonra, Zhu Da, 1648’de Budist bir keşiş oldu. Muhtemelen, hanedanlığın çöküşü ve babasının aynı zamanda ölümü kendisinde bir sarsıntıya yol açmış olmalı. Sanatçı, gerçek delilik ve tutkulu yaratıcılık arasında bir süre gidip geldi. Sonunda Budist inzivasından ayrıldı ve çılgınca dengesiz hareketler gösterdi. Kapısına “Budala” yazarak astı ve kimseyle konuşmayı reddetti.

Resimlerinde monokrom mürekkep kullandı ve çalışmalarındaki kuş ve balık gibi canlılar tuhaf, öfkeli ve hatta huysuz olarak tasvir edildi. Çalışmalarında sadeleştirilmiş aldatıcı şekilde basit tarz kullanırken, betimlediği canlıların, bitkilerin, çiçeklerin özünü yakalamaya çalıştı.

Modern Ressamlar

Feng Zikai


Feng Zikai (1898-1975) Çinli ressam ve karikatürist. Ünlü Hangzhou Lisesinde mezun olmuştur. Sanatçının onuruna ismi, çocuk kitaplarını teşvik etmek amacı ile The Feng Zikai Chinese Children's Picture Book Award ödülüne verilmiştir.

Qi Baishi

Çağdaş Çinli ressamların en bilinenlerinden biri Qi Baishi’dir (1864-1957). Eserlerinde ele aldığı konular neredeyse her şeyi içerir. Genellikle, hayvanlar, doğa manzaraları, insan figürleri, bitkiler vb. Sonraki yıllarında, çalışmalarındaki tasvirler, fareler, karidesler ve kuşlar olmuştur. Qi Baishi özellikle karides resimleriyle tanınır. Sanatçı, resim sanatını benzerlik ve benzemezlik arasında olmalı olarak kuramsallaştırmıştı. Onun dahi ürünleri deneyimin ve uğraşının bir çeşitlemesidir. Genellikle, geniş doğa manzaralarından çok, dünyanın daha küçük şeylerine odaklanmıştır. Karidesler, balıklar, yengeçler, kurbağalar, böcekler ve şeftaliler kendisinin favori konularıdır. Ağır mürekkep, parlak renkler ve cesur darbeler kullanarak hayata, doğaya olan aşkını yansıtan canlı, taze eserler yaratmıştır.

Xu Beihong

Xu Beihong (1895-1953), 20.yüzyılın başlarında yeni modern Çin’i yansıtan sanatsal anlatımların ihtiyacını dile getiren ilk Çinli sanatçılardan biri ve başlıca atlar ve kuşları Shui-mo Hua tarzı kullanan sanatçı olarak bilinmektedir. Aynı zamanda, ilk anıtsal Çin epik temalı yağlı boya tabloları – temel Batı tarzı teknikte ustalık gösterimi - yaratan kişi olarak tanınmaktadır.

Wu Guanzhong

Wu Guanzhong (1919–2010) en iyi bilinen çağdaş ressamlardan biridir. Wu, 1900’ün ilk yıllarındaki Impressionist ressamları hatırlatan tarzda bir çok deniz manzarası ve doğa manzarası resmi yapmasının yanı sıra Çin’in farklı suretlerini içeren birçok mimari, bitki, hayvan ve insan figürü tablosu yapmıştır. Sanatçı birçok makale ve düzinelerce resim albümü koleksiyonu yayınlamıştır. Wu’nun resim çalışmalarında Batı tarzı resim sanatı prensipleri ve renk algısı mevcuttur. Ancak ruh ve mürekkeplerdeki tonaj çeşitliliği tipik Çin resim sanatıdır.

Zhang Daqian

Gerçek ismi Zhang Yuan ve lakabı Daqian olan Zhang Daqian (1899-1983), 20. Yüzyılın en dahi ve en iyi tanınan Çinli sanatçılardan biridir. Birçok sanat uzmanı tarafından, 20. Yüzyılın en yetenekli benzetici ressamı olarak addedilir. Resim sanatının bütün tiplerinde uzmanlaşmış ve lotus çiçeği resimlerinin yanı sıra, özellikle kendisinin doğa manzaraları resimleriyle ünlenmiştir.

Chen Yifei

Chen Yifei (1946-2005) Çin yağlı boya resim stilinin gelişmesinde ana figürlerden biri ve Çin’in çağdaş sanatçıların en ünlülerinden biridir. Chen Yifei, Zhejiang eyalatinin kıyı şehri Ningbo’da doğmuştur. 1980 yılında, Çin Halk Cumhuriyeti tarafından, Amerika Birleşik Devletlerinde çalışmasına ve okumasına izin verilen ilk sanatçılardan biridir. 1983 yılında, Hunter’da Master derecesini kazanmadan önce bile, Hammer Sanat galerisinde, ilk haftada eserleri yok satarak , solo sergisinde bir merak yarattı. Sonra Hammer Galerisi için sözleşme ile resimler çizdi.

1990’da Çin’e döndüğünde, Shanghai yerleşti. Bazı eleştirmenler, ticari nedenlerle döndüğünü söylediler. Aynı zamanda, sanatçı, otelleri dekore eden, moda markaları yaratan, çok lüks kıyafetler ve şık ev mobilyası satan bir stil girişimcisine dönüşmüştü. Hatta ülkenin en büyük model ajansını yönetmişti.

1949 öncesi, Shanghai’deki Yahudi mültecileri konu alan belgeseli kendisine dahil etmiştir. Uzun metrajlı bir film yaparken, Chen hastalanmış ve vefat etmiştir. Chen’in erken ölümü, entelektüel çevrede şok yaratmış ve Çin’in çağdaş sanat çevresindeki başrolü belirtilmişti.

Çeşit bakımından dünyanın en zengin mutfaklarından biri olan Çin mutfağı Çinlilerin yaşadığı her bölgede büyük farklılıklar gösterir. Bu farklılıklara rağmen Çin mutfağında bazı ortak özellikler vardır. Sebze ağırlıklı yemekler, yemeklerin wok adı verilen çukur tavalarda pişirilmesi ve yemeklerin sofralarda yemek çubuklarıyla yenmesi Çin mutfağının en çarpıcı özellikleri arasındadır.

Çin Mutfağında Kullanılan Malzemeler

Çin mutfağında kullanılmayan malzeme hemen hemen yok gibidir. Ancak dünyanın diğer mutfaklarında kullanılan malzemelerin yanı sıra Çin mutfağının kendine özgün bazı malzemeleri mevcuttur. Bu malzemeler arasında soya fasülyesi ve soya fasulyesinden türeyen malzemeler özel bir önem taşır. Bunların arasında soya sosu, soya sütü, fasulye filizi ve tofu yer alır. Soya sosu soya fasulyesinin su, tuz ve tahıllarla birlikte fermentasyona uğratılması sonucu elde edilen bir sostur ve Çin mutfağında yaygın olarak kullanılır. Soya sütü ise kuru soya fasulyesinin suyla birlikte öğütülmesi sonucu elde edilen yüksek proteinli bir içecektir. Fasulye filizi fasulye tanelerinin yeni filizlenmiş şeklidir. Tofu ise soya sütünün koagülasyona (ısıtma ve çökeltme) uğratılması sonucu elde edilen yumuşak ve katı bir yiyecek maddesidir.

Çin mutfağında pilav ve pirinçten türeyen malzemeler de özel bir önem taşır. Ekmek Çin mutfağında fazla rağbet göremeyen bir maddedir. Pilavlar ekmek yerine doyurucu madde olarak kullanılır. Ayrıca pirinçten yapılan pirinç unu makarnası ve pirinç şarabı da yemeklerde yaygın olarak kullanılır. Undan yapılan yiyecekler arasında Çin mantısı ve Çin böreği yer almaktadır.

Çin mutfağının kendine has birçok mevcuttur. Bunların arasında körpe koçanı, Çin lahanası, çeşitli mantar çeşitleri, Çin brokolisi, körpe bambu çubukları, Çin su kestanesi, su teresi gibi sebzeler vardır.

Çin mutfağı sebze ağırlıklıdır ama etler de az miktarda da olsa kullanılır. Etler arasında en yaygın kullanılan etler domuz eti ve tavuk etidir. Ayrıca 13.yüzyıldan bu yana Pekin civarında hazırlanmakta olan Pekin Ördeği Çin Halk Cumhuriyeti'nin milli yemeği olarak kabul edilmektedir. Çin'in Kanton bölgesi ise denize yakınlığı nedeniyle balık eti ve su ürünlerine (özellikle karides ve midye) önem verir. Ayrıca özellikle Uzakdoğu dışındaki ülkelerde bulunan Çin lokantalarında dana ve hatta koyun etiyle yapılan yemekler oldukça yaygındır.

Yemeklerin hazırlanması ve servisi

Çin mutfağında sebze, makarna ve etlerin pişirilmesinde en sık kullanılan yöntem yüksek ateşle yağda kavrulma yöntemidir. Yemek malzemeleri kavrulmadan önce hem pişmeyi çabuklaştırmak, hem de sofrada yemek çubuklarıyla yenmeyi kolaylaştırmak amacıyla lokma büyüklüğünde parçalar halinde kesilir. Malzemeler vok adı verilen orta bölümü çukur bir tavada kızgın yağda pişirilir. Yüksek sıcaktaki yağ yemek malzemelerinin içindeki şekerlerin karamelleşmesine yol açarak lezzeti arttırır. Ancak kavrulan sebzelerin tamamıyla yumuşamasına izin verilmez, dış kısmı kızarmış sebzelerin iç kısmı genellikle diri bırakılır. Böylece hazırlanan sebzelerin vitamin ve diğer besleyici maddeler açısından daha zengin olduğuna inanılmaktadır. Derin yağda kızartma yöntemi de zaman zaman özellikle Çin böreği ve etlerin ve su ürünlerinin hamura bulandıktan sonra kızartılması için kullanılır.

Çin mutfağında kullanılan diğer bir yaygın yöntem ise buğulamadır. Buğulama kapları geleneksel olarak bambudan yapılır. Ancak günümüzde kullanışlılık açısından paslanmaz çelik kaplar da yaygınlaşmıştır. Buğulama yöntemi özellikle sebze, balık eti ve Çin mantısının hazırlanmasında kullanılır. Buğulama kabı iki kısımdan oluşur. Alttaki kapta su kaynatılır. Üstteki kapa konan malzemeler alt kaptan yükselen ve delikler aracılığıyla üst kapa geçen buharlar aracılığıyla pişirilir.

Çorbalar dışındaki bütün Çin yemekleri geleneksel olarak yemek çubukları yardımıyla yenir. Çatal ve bıçak kullanılmaz. Çin yemekleri yemek çubuklarıyla yenmeyi kolaylaştıracak şekilde lokma büyüklüğünde parçalar halinde hazırlanır. İki çubuk parmaklar arasında bir V harfi oluşturacak şekilde tutulur ve yemek parçalarının ağıza götürülmesini sağlar. Çin yemekleri genellikle fazla sulu olarak yapılmaz. Yemeklerin sosu pilav tarafından emdirilerek tüketilir. Çorbaların yenmesinde ise Çin motifleriyle süslenmiş geniş hacimli ve kısa saplı kaşıklar kullanılır. İçinde katı parçalar bulunan çorbaların tüketilmesinde yemek çubuklarından da yararlanılır.

Çinliler İçin Yemeğin Önemi

Çinlilerin “yemeklerle beslenmek ilaçlarla beslenmekten iyidir” diye bir atasözü vardır. Bu atasözü, insanların sağlıklı beslenirken yemeklerin yapısına özen göstermeleri gerektiğini ifade eder. Bazı kişiler ekonomik durumları iyi olmamasına rağmen mümkün olduğu kadar yemekleri iyi ve sağlıklı bir şekilde hazırlamaya çalışırlar. Ekonomik durumu iyi olanlar da sağlıklı yemeklere daha büyük önem verirler. Zaman içinde yemek faaliyeti insan yaşamının değişik yönlerini de ilgilendirmeye başladı. Böylece, toplumsal ilişkiler için protokol ve yemek geleneğinin yanında, yeni yıl ve bayramlar için, inançlar, düğün ve cenaze, doğum ve doğum günü için de yemek yemek gelenekleri meydana geldi.

Toplumsal temaslar için protokol ve yemek geleneği esas olarak sosyal yaşam alanında kendini gösteriyor. Yakınlar ve dostlar arasındaki temaslar, bilindiği gibi oldukça fazladır. Bu çevrede, örneğin çocuk doğumu ve yeni bir eve taşınma gibi önemli olaylarla karşılaşıldığı zaman, genellikle hediyeler alınır, ziyaretler gerçekleştirilir. Ev sahibinin ise herşeyden önce düşündüğü şey, konuklara hangi yemekleri ve içecekleri vereceğidir. Mümkün olduğu kadar bol ve güzel yemekler hazırlanmalı, konuklar memnun edilmelidir. İşadamları da iş görüşmeleri ve pazarlık yaparlarken “iş yemeklerine” alışkındırlar. Yemek bittiğinde, iş de tamamdır!

Her bölgenin örf ve adetlerinin değişik olması nedeniyle konuklara verilen yemekler de kendi özelliklerine sahiptir. Eskiden Beijing’de misafirler makarnayla ağırlanırsa, ev sahibinin misafirlerin kalmalarını istediği anlamına geliyordu. Eğer misafirler kalırlarsa ev sahibi yakınlık göstermek için misafirleri bu Jiao Zi (mantı) ile ağırlar. Yakın ve dostlar ziyaret edilirken hediye olarak “Jingbajian”, yani sekiz çeşit pasta verilir. Güney Çin’deki bazı köylerde ev sahibi gelen misafirlere çay getirdikten sonra hemen mutfağa giderek pasta yapar, ya da birkaç yumurta ya da birkaç parça “Niangao” (yapışkan pirinçten yapılmış bir tatlı) haşlanarak şeker konulmuş halde misafirlerini bunların tadına bakmaya davet eder, sonra da asıl yemeği pişirir.

Çin’in doğusunda bulunan Fu Jian eyaletindeki Quanzhou kentinde halk ziyarete gelen misafirleri meyvelerle ağırlar. Yerel halk kitleleri buna “Tian Tian”, yani “Tatlı Tatlı” derler. Bu aynı zamanda misafirleri tatlıyı yemeye davet etmek anlamı da taşır. Ayrıca meyveler arasında mandalina da bulunmalıdır. Çünkü yerli lehçede “Ju” yani mandalina, “Ji” yani “uğurlu” sözcüğüyle eşseslidir. Bu, misafirlerin uğurlu olması ve mandalina gibi tatlı yaşamasını temenni etmeyi simgeler.

Misafirler yemeğe davet edilirken bölgelere göre, gelenekler de farklıdır. Beijing bölgesinde en basitinden sekiz tabak soğuk yemek ve 8 kase sıcak yemek olmalıdır. Çin’in kuzeyinde bulunan Heilongjiang bölgesinde ise konukları ağırlamak için çift sayılı yemekler verilmeli, yani her yemek çift sayılı olmalıdır. Ayrıca bazı yerlerde yemekte mutlaka balık da olmalıdır. Balık, ailenin zengin olduğunu ve “fazlası var” demek istediğini gösterir. Toplumsal yaşamda en fazla yer verilen ve en görkemli düzenlenen yemekler arasında, örneğin kız isteme yemeği, kız veya delikanlıyı görme yemeği, nişan yemeği, düğün yemeği ve yeni evli kızın anne-babayı ziyaret yemeği gibi yemekler vardır. İçlerinde en görkemlisi düğün yemeğidir. Örneğin, Çin’in kuzey bölgesinde yer alan Shanxi eyaletinde düğün yemeklerinin her birinin anlamı farklıdır. İlk yemek kırmızı ettir. Yani “kırmızı” ile “tüm ailenin mutluluklarla dolu” olduğu ifade edilir. İkinci yemek, “mutlu aile”dir; bu “tüm ailenin neşe içinde bir araya gelme ve mutluluklardan yararlanması” anlamına gelir. Üçüncü yemek ise Babaofan’dır. Aşureye benzeyen bu yemek, yapışkan pirinç, Çin hurması, zambak, kuru meyveler ve nilüfer tohumları gibi sekiz malzemeden yapılır. Bu yemeğin anlamı, birbirini severek evlenenlerin sonuna kadar beraber yaşamalarıdır.

Geleneksel Çin Tıbbı'nın Gelişimi

Geleneksel Çin tıbbı uzun süreli tedavilerde ve yaşamsal deneyimlerle sürekli sentez ve analiz yoluyla gitgide oluşan özel bir kuramsal tarza sahip tıp sistemidir.

Geleneksel Çin tıbbı, Çin’de yaşayan çeşitli toplumların, tıp sistemlerinin ortak adı olarak nitelendirilir. Geleneksel Çin tıbbına, Han, Tibet, Moğol ve Uygur gibi etnik toplulukların tıp sistemleri dahildir. Çin’de Hanların en kalabalık nüfusa ve en eski özgün yazıya sahip olması nedeniyle, Hanlıların tıp sistemi, Çin’de ve dünyada büyük etki yarattı. 19. yüzyılda, Batı tıbbının Çin’e girerek yaygınlaşmasından sonra, Batı ve Çin tıpları arasında meydana gelen değişikliklerden dolayı Han tıp sistemi, geleneksel Çin tıbbına dahil oldu.

Geleneksel Çin Tıbbı'nın Temel Kuramı

Geleneksel Çin tıbbının temel kuramı, insanın “can”ının hareketi ve hastalık durumundaki değişikliklerle ilgili teorileri kapsar. Aralarında “Yin” (negatif) ve “Yang” (pozitif) “Wu Xing” “Yunqi” “Zangxiang” ve “Jingluo” gibi kuramlar ile hastalıklara yol açan nedenler, sağaltım yöntemleri ve ilkesi, bağışıklık ve beslenme gibi konular yer alır.

“Yin” ve “Yang” Kuramı eski Çin felsefesine dayanır. İnsanlardaki çelişkili durumları incelemek yoluyla, bununla ilgili görüşler, gittikçe “Yin” ve “Yang” kavramını oluşturdu; “Yin” ve “Yang” adı verilen iki enerji arasındaki dengenin korunmasına göre bir olgunun hareketi ve değişikliği açıklandı. Geleneksel Çin tıbbı “Yin” ve “Yang” ile ilgili zıtlaşma ve birleşme düşüncesine göre insan vücudunun üstü ve altı, sağı ve solu, içi ve dışı arasındaki ve de insanın canının doğa ve toplum gibi dış halkalar ile karışık ilişkilerini açıkladı. “Yin” ve “Yang” arasındaki zıtlaşma ve birleşmenin denge durumunda bulunması insanın normal yaşamını sağlayan temeldir. “Yin” ve “Yang” arasındaki dengenin bozulması durumunda hastalık ortaya çıkacaktır. Canın normal hareketi de olumsuz etkilenecektir.

“Wuxing” Kuramı; ağaç, alev, toprak, altın ve su gibi beş elementle, nesnel dünyadaki değişik varlıkların özelliklerini açıkladı ve söz konusu beş etmenin karşılıklı etkileşimine ilişkin hareketli modele göre, varlıklar arasındaki karşılıklı bağlantıları ve değişiklikleri açıkladı. Geleneksel Çin tıbbı ise, “Wuxing” Kuramı’na göre insan vücudundaki çeşitli organlar arasındaki bağlantıları ve iç organları arasındaki dengenin bozulmasının hastalıklara yol açtığı nedenleri açıklarken, iç organlarımızla ilgili hasladıkların sağaltımına yardımcı olur.

Taşıma ve Hava Kuramı; “Beş Taşıma ve Altı Hava” olarak adlandırıldı. Bu kuram, doğada meydana gelen kronolojik, meteorolojik ve iklimsel değişiklerin insanın sağlığına ve hastalıklarına yaptığı etkileri inceleyerek araştıran bir kuramdır. Beş Taşıma Kuramı’nda; ağaç, ateş, toptak, altın ve su taşıması kapsanır. Anlamı; bir yıl boyunca doğada orta bahar, yaz, uzun yaz, sonbahar ve kış mevsimlerinin dolaşımıdır. Altı Hava Kuramı’nda; bir yılın dört mevsimindeki rüzgâr, soğuk, sıcak, nem ve ateş gibi altı iklim unsuru kapsanır. Hava Taşıma Kuramı; takvimden alınan veriler ışığında, yıllık ısı değişimleri ile hastalıklar arasında düzenli bağlantıları bulur.

İç Organların Durumu Kuramı; insanın beş dolu iç organını (kalp, karaciğer, akciğer, dalak ve böbrek), altı boş iç organını (kalın bağırsak, ince bağırsak, safra kesesi, sidik torbası, mide ve “Sanjiao”, yani iç organları barındıran ve çalışmalarını düzenleyen üç vücut boşluğu), kalıcı organları ve unsurları (beyin, kemik iliği, kemik, atar damar, safra kesesi ve rahim), bunların işlevlerini ve hastalık nedenlerini inceleyen bir teoridir.

Esas ve Yan Kanallar Kuramı ve İç Organlar Kuramı arasında sıkı bir ilişki vardır. Esas ve yan kanallar, insan vücudunda, nefes ve kan gönderen kanallar olarak, içten dışa, yukarından aşağıya, insanın çeşitli kısımlarını birbirini bağlamakta rol oynuyor. Hastalık nedeniyle, esas ve yan kanallar sisteminde değişiklikler meydana gelir, buna parelel hastalık belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtilerden, hastalık nedenleri anlaşılır.

Geleneksel Çin Tıbbı'nın Muayene Yöntemi

Geleneksel Çin tıbbında doğru bir sağaltım için; bakmak, koklamak, sormak ve nabız almak, hastayı veya hastanın durumunu bilenlerle görüşmek gibi yöntemlerle, hastayla ilgili çeşitli bilgiler alınır. Geleneksel Çin tıbbında bakmak, sormak, dinlemek ve koklamak ile nabız almak, “Dört muayene yöntemi” olarak adlandırılır. Muayene çalışmasında bu dört muayene yönteminin birlikte kullanılması durumunda, hastalığa doğru teşhis konulabilecektir.

Bakarak muayene

Bakarak muayene, iç organlar ile esas ve yan kanallar gibi teorilere göre gerçekleştirilen muayene yöntemleridir. İnsan vücudunun dışı ile beş dolu iç organ ve altı boş iç organ arasında yoğun ilişkiler mevcuttur. İnsan vücudundaki beş dolu iç organ ve altı boş iç organın işlevlerinde değişiklikler ortaya çıktığı takdirde; tabii ki insanın vücudu dışındaki ruhunda; rengi, görünüşü ve durumunda değişiklikler belirir. Dolayısıyla, vücut dışında ve görünen unsurların durumuna ve işlevlerinin değişikliklerine bakmak yoluyla da iç organların değişiklikleri teşhis edilir.

Bakarak muayenenin somut adımlarında, ruha bakmak, renge bakmak, görünüşe bakmak, başa, boyuna ve yüzdeki organlara bakmak, tene bakmak, esas ve yan kanallara bakmak ve dışkılara bakmak kapsanır. Bunlar arasında ruha, yüz rengine ve dile bakmak en önemli oluyor. Çünkü yüz ve dilin çeşitli görünüşleri, büyük ölçüde iç organların işlevsel değişikliklerini belirler.

Dinleme ve koklama muayenesi

Dinleme ve koklama muayenesi doktorun kendi dinleme ve koklama organlarıyla hastanın vücüdu içinden işitilen seslere ve dışkılarına göre yaptığı muayenedir.Doktor sesi dinlemek yoluyla yalnız sesin çıktığı organı muayene etmekle kalmayıp, sesin değişikliğine göre diğer organlardaki hastalıkları da teşhiş edebilir. Dinleme ve koklama muayenesinde dinlenmesi gereken sesler, konuşma, nefes, öksürük, hıçkırık gibi seslerdir.

Koklama muayenesinde, hastalığa yakalanan organlardan ve hastanın oturduğu odadan çıkan iki kötü kokunun koklanması kapsanır. Hastalığa yakalanan organların kötü kokusu, genellikle zehirli faktörün insanın iç organlarında bulunmasından kaynaklanan anormal kokudur. Hastanın oturduğu odada koklanan kokular ise hastalığa yakalanan organlardan ve hastanın vücudundan boşaltılan dışkıdan gelir. Meselâ; bulaşıcı hastalığa yakalananların boşaltığı kötü kokuyla tüm oda dolar.

Sorarak muayene

Sorarak muayene, doktorun diyalog yoluyla hastaya ve onu tanıyanlara hastalığa yakalanmasının nedenini, hastalığının gelişmesini, şu andaki durumu ve tedavi süreci gibi bilgileri sormasıdır. Sorarak muayene, nesnel olarak bazı hastalık nedenlerinin kolayca anlaşılamamasından dolayı; örneğin hastalığın belirtilerinin tamamen görülememesi durumunda kullanılan önemli bir muayene yoludur. Sormak yöntemiyle, hastalığın teşhisi için daha fazla ip ucu toplanabilir. Örneğin; hastanın günlük yaşamı, çalışma ortamı, yemek alışkanlığı ve evliliği gibi konularda çeşitli bilgiler elde edilebilir.

Sorarak muayenede soyadı, yaş, meslek, evlilik, ırk, adres, muayene tarihi, şikâyet, şu anki hastalığın geçmişi, şu anki hastalığın gelişmesi, geçmişteki diğer hastalıklar, ferdin ve ailenin geçmişi kapsanır. Şu anki hastalığa ilişkin sorulması gereken bilgiler arasında da soğukluk ve sıcaklık hissi, uyku ve duygusal durum ile idrar ve dışkı kapsanır.

Nabız alma ve elle muayene

Nabız alma ve elle muayene kapsamında, elle muayene, doktorun elle, hastanın vücudunun çeşitli yerlerine vurma, bastırma ve sıvazlama gibi yollarla muayene etmesidir. Nabız almak, doktorun, hastanın nabızını tutmak yoluyla, hastanın vücudu içinde meydana gelen değişikleri anlamasıdır. Elle muayenede doktor, hastanın vücudunun bazı yerlerini vurarak, bastırarak ve sıvazlayarak, bazı anormal değişiklikleri bulup, hastalığa yakalanan yerlerin niteliğini ve seyrini kontrol eder.

Akupunktur

Akupunktur geleneksel Çin tıbbının önemli bir oluşumudur. Başlangıcında yalnızca bir tedavi yöntemi olan akunpuktur, daha sonra giderek tıbbî bir dal oldu. Akupunktur bilimi; akunpuktur teknolojisi, kuralları ve temel kuramını toplayarak inceleyen bir bilimdir.

Eski bir kitapta yazıldığına göre; çok eski geçmişe sahip olan akupunkturun en eski aleti, taştan yapılan iğneler olmuş. Bu tür taş iğneler, yaklaşık 4000 ilâ 8000 yıl önceki Yeni Taş Devri’nde, yani Yu Soyu Topluluğu’nun son döneminde bulunmuş. Çin’de yapılan arkeoloji çalışmalarında da taş akupunktur iğnesi bulunmuştur. Çin’in Chun ve Qiu hanedanlıklarında (M.Ö 770-476 yılları), tıbbın sihiri bırakmasından sonra, profesyonel hekimlik ortaya çıktı. “Chunke Zuoshizhuan” adlı eski bir kitapta, akupunkturun kullanım yöntemi anlatıldı.

Savaşan Ülkeler Dönemi’nden Xihan Dönemi’ne kadar (M.Ö 476-25), metalurji teknolojisinin gelişmesi nedeniyle, metal akunpuktur iğnesi de gittikçe yaygınlaştı. Metal iğnenin taş iğne yerine geçmesinden dolayı, akupunkturun kullanımı da artarken, gelişme süreci de hızlandı. Donghan ve Sanguo hanedanlıklarında, akupunkturu iyi bilen birçok tıp uzmanı ortaya çıktı. Bunlardan Huang Pumi’nin yazdığı “Akupunkturla İlgili A ve B Teorisi” adlı kitap, akupunkturu anlatan kapsamlı bir eserdir. Batı ve Doğu Jin ile Kuzey ve Güney Chao hanedanlıklarında (256-589), akunpukturla ilgili eserlerin sayısı belirgin bir şekilde çoğaldı. Bu dönemlerde akupunktur teknolojisi Japonya ve Kore’ye yayıldı.

Sui ve Tang hanedanlıklarında (581-907), akunpuktur özel bir bilim oldu. O zamanların tıp eğitimi kuruluşu olan İmparatorluk Tıp Komiserliği’nde akupunktur eğitimiyle ilgili birim kuruldu. Bundan sonra, akupunktur bilimi sürekli gelişme kaydetti. 16. yüzyılda, akupunktur Avrupa’ya tanıtılmaya başladı. Ancak, Qing hanedanlığında yalnızca ilaç kullanımına önem verildiği, akupunktur küçümsendiği için, akupunktur biliminin gelişmesi engellendi.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949 yılından sonra akupunktur bilimi hızla gelişme kaydetti. Şimdi, ülke genelinde 2 binden fazla geleneksel Çin hastanesinde akupunktur bölümü kuruldu. Akupunktur bilimine ilişkin araştırmalar, şimdi insan vücudunun çeşitli bölümleri ve fiziksel hastalıkların iyileştirilmesi, ağrı dindirme ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi gibi alanlarda rol oynayabilir. Damarlar, akupunktur noktaları ve iç organlar gibi konularla ilgili araştırmalarda, birçok değerli bilimsel bilgi elde edildi.

Masaj

Hastalıkları önleme ve vücudu geliştirme amaçlarına yönelik olarak insan vücudundaki kanallara ve akunpuktur noktalarına eller veya kollarla yapılan ovma işlemi masaj olarak adlandırılır.

Masajın temel yöntemi

Masaj geleneksel Çin tıbbı kuramının ışığı altında hastalıkların ayırd edilmesi ve sınıflandırılması ilkesiyle yapılır. Masaj ilaç içilmesini gerektirmediği için yan etkisi olmayan ve birçok hastağı tedavi edebilen, çok kolay bir yöntemdir. Masajın tedavi edebildiği hastalıklar çok fazladır. Aralarında boyun, sırt, bel, kollar ve bacakları kapsayan kemik ve kas hastalıkları bulunur.

Masaj ellerin kullanım yönetimiyle ilgili standartlara ve gereksinimlere uygun tekniklerle yapılmalıdır. Temel teknik gereklilik, masajın kalıcı, kuvvetli, dengeli, yumuşak ve derin şekilde yapılmasıdır. Masajın yapılmasında yalnız eller değil ayaklar ve kollar veya diğer özel masaj aletleri kullanılır. Bazen özel masaj ilaçları da kullanılır. Meselâ; masaj merhemi, masaj kremi, Dongqing Yağı, Honghua Yağı, talk pudrası ve diğer kayganlaştırıcı maddeler. Masaj yöntemleri çok fazladır. Genellikle şu yöntemler uygulanır: İletme, basma, bir parmakla basma, ovma, tutma sallama, vurma vesaire.. Değişik durumlara göre, kendi kendisine masaj yapmak ve yaptırmak mümkündür. Masaj yapılmasının belli başlı amacı, hastalıkları tedavi etmektir. Kendi kendine masaj yapmanın başlıca amacı, hastalıkları önlemek ve sağlık durumunu iyileştirmektir.

Masajın verimliliği

Masajın yararları şunlardır:


Birincisi; iç organların işlevini düzenlemek. Geleneksel Çin tıbbı, iç organların işlevlerini normal bir şekilde yerine getirememesinin insan vücudunda hastalığın ortaya çıkmasına neden olduğu görüşündedir. Masaj yoluyla ise anormal çalışan iç organların fonksyonu iyileştirilerek, normal çalışma durumuna yeniden dönüştürülecektir. Bu yöntemle hastalık tedavi edilirken, sağlık durumu da düzelir.

İkincisi; esas ve yan kanalları açarak, enerjiyi ve kan dolaşımını sağlamak. Enerji ve kan hayatı koruyan önemli maddelerdir. Esas ve yan kanallar, insan vücudunda enerji ve kan taşıma ve bağlantı oluşturma görevlerini üstlenir. Esas ve yan kanallarının normal çalışamaması durumunda, insanlar iç hastalıklara yakalanır. İç organların hastalığa yakalanması esas ve yan kanallardaki aksaklıklarla farkedilir. Masaj esas ve yan kanalların çalışmasını düzeltirken, enerji ve kanın yeterli ve sağlıklı dolaşmasını sağlar. Böylece iç organların işlevleri düzenlenirken, hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilmesi amacına ulaşılır.

Üçüncüsü; kas, sinir ve kemikleri rahatlatmak. Masaj insanın teninde yapılmasına rağmen verimi kas, kemik ve damarlarda kendini gösterir. Masaj, kas ve kemik rahatsızlıklarını dolaysız olarak tedavi eder. Bunun için, hem iç hastalıklar, hem de diğer hastalıklar masajla tedavi edilir.


Zengin kültürü ve uzun tarihleriyle Geleneksel Çin Festivalleri, Çin kültürünün önemli ve görkemli bir parçasıdır.

Geleneksel festivallerin çoğu, Çin’in ilk birleşik ve merkezi iktidarı olan Qin Hanedanı (M.Ö. 221-206) döneminde şekillenmiştir. Çin, Han Hanedanı (M.Ö. 206-220) döneminde büyük bir gelişim süreci geçirmiş ve başlıca geleneksel festivaller bu dönemde yerleşmiştir. En zengin dönem sayılan Tang Hanedanı’nda (M.S. 618-907) geleneksel festivaller, ilkel kurban törenlerinden, tabu ve gizemlerden arınarak daha eğlenceli olmaya başlamıştır. O zamandan itibaren festival günleri daha hareketli ve heyecan verici bir hal almış ve çeşitli halk gelenekleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bazı festival ve gelenekler günümüzde hala sürmektedir, bazıları ise tarihin derinliklerinde kaybolmuştur.

Geleneksel festivallerin oluşumu için, ulusta ve ya halkta uzun bir tarihsel ve kültürel birikim süreci gerekir. Nesilden nesile bugüne gelen festival adetleri aslında farklı etnik grupları arasındaki mücadelenin sembolüdür. Festival etkinlikleri her zaman ilkel kurbanları, batıl inançları, dünyevi yaşamı, insanların maneviyatını ve dini etkileri yansıtır.

Bunun yanında, geleneksel Çin festivalleri antik uzay bilimi, takvimler ve matematikle de ilişkilidir. Jieqi ya da diğer adıyla 24 mevsimsel ayrım noktaları, geleneksel festivallerin oluşumunda kilit unsurdur. Geleneksel Çin takvimine göre, mevsimsel değişiklikleri doğru bir şekilde göstermek ve tarım üretimine rehberlik etmesi için bir yıl 24 bölüme ayrılır. Bu 24 mevsimsel ayrım noktaları Savaşan Devletler Dönemi’nde (M.Ö. 475-221) oluşmuştur.

Çin çok geniş topraklara sahip olduğu için birçok etnik grubun, farklı yerlerde değişik festivalleri vardır. Aynı festival süresinde bile farklı gelenekleri olabilir. Burada en önemli ve en çok kutlanan festivalleri size tanıtıyoruz. Aslında bu geleneksel festivaller, farklı bölgelerde ve çeşitli etnik kültürlerden beslenmiş ve Çin Ulusu ve misafirleri için çok değerli kültür miraslarıdır.

Bahar Festivali

Bahar Festivali Çinlilerin en önemli bayramıdır. Batıdaki Noel Bayramı gibi, Bahar Festivali’nde de bütün aile bireyleri bir araya gelir. Memleketlerinden uzaktan yaşayan Çinliler bayram dolayısıyla evlerine yolculuk yaparlar ve bu dönem de havaalanları, tren ve otobüs garları eve dönenlerle doludur.

Bahar Festivali, genelde Miladi Takvim’den bir ay geç olan ay takviminin ilk günüdür. Bu festival Shang Hanedanı (M.Ö. 1600-1100) döneminde, bir senenin bitiminde ve yeni bir senenin başlangıcında insanların Tanrılara ve atalara kurban edilmesiyle meydana gelmiştir.

Bahar Festivali’nde en önemli günler festival arifesi ve bayramın ilk üç günüdür. Günümüzde Çin hükümeti, Çinlilerin yeni (ay takvimine göre) yılda yedi gün tatil yapmalarını şart koyar.

Günümüze kadar gelen ya da zamanla unutulan birçok gelenek Bahar Festivali’nde uygulanır. Ay takvimine göre 12. ayın 8. gününde birçok aile, yapışkan pirinç, darı, düğme çiçeğinin tohumu, hünnap ağacı meyveleri, nilüfer tohumları, longan ve gingko bitkilerinden hazırlanan laba lapasını yer. Ay takvimine göre 12. ayın 23. günü “ön arife” olarak adlandırılır ve bu günde önceden insanlar mutfak tanrısına adaklar adarken günümüzde sadece lezzetli yemekler yapıp yerler. Ön arifeden sonra, artık insanlar yaklaşan yeni yıl için hazırlığa başlar ve bu döneme de “yeni yılı karşılama” denir. Herkes yeni yıl için gerekli olan yağ, pirinç, un, tavuk, ördek, balık, et, meyve, şekerleme ve kuruyemiş gibi malzemeleri alır. Bunun yanında çeşitli süslemeler, yaşlılar, çocuklar ve akrabalar için yeni kıyafet ve ayakkabılar da alışveriş listelerinde yer alır.

Yeni yıl gelmeden, insanlar evlerini, kullandıkları eşyaları güzelce temizler. Büyük temizlikten sonra, bayram sevinciyle odalar dekorasyonlarla süslenir. Kapıların etrafına Çince kaligrafiyle yazılı yeni yılda her şeyin iyi olmasını temenni edici sözler asılır.

“Fu” (bereket ve mutluluk anlamındadır) karakteri Bahar Festivali arifesinde olmazsa olmazlarındandır. Bu karakter düz ya da ters de asılabilir. Ters asılı “fu”, “fudaole” (fu geldi anlamında) ile eşseslidir. Ayrıca kapının her iki tarafına kırmızı fenerler asılır. Duvarlara ya da camlara da kırmızı kağıt oymacılığı desenleri konulur.

Bahar Festivali arifesi çok önemlidir, bu günde aileler mutlaka yemeği beraber yer. Yemek her zaman olduğundan daha zengin ve çeşitlidir. Arife yemeğinde tavuk, balık ve soya peynirinin sofrada bulunmasının sebebi Çince telaffuzları “ji”, “yu” ve “doufu” olan kelimelerin anlamları “şans”, “bolluk” ve “zenginlik”tir. Yemekten sonra bütün aile sohbet eder ya da televizyonun başına geçip son yıllarda Çin Merkez Televizyonu’nun (CCTV) yayınladığı Bahar Festivali programını izler.

Yeni yıla uyanan Çinliler yeni kıyafetlerini giyer ve büyüklerine hediyelerini takdim ederler. Çocuklar da kırmızı bir zarf içinde para alırlar yeni yıl hediyesi olarak.

Havai fişek patlatmak önceden çok yaygın olmasına rağmen artık günümüzde büyük şehirlerde hava kirliliği, ses ve güvenlik gibi nedenlerden dolayı tamamen ya da kısmen yasaklanmıştır. Onun yerine maytaplar daha çok kullanılır.

Bahar Festivali boyunca aslan dansı, ejderha dansı, ay festivali gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Ay Festivali başladığında Bahar festivali sona erer.

Fener Festivali

Fener Festivali ay takviminde 1. ayın 15. gününe denk gelir, Miladi takvime göre ise genelde şubat ya da mart ayındadır. Bu festival Batı Han Hanedanı (M.Ö. 206-M.S. 25) döneminde önem kazanmıştır.

Bu bayramın en önemli etkinliği fenerleri izlemektir. Han Hanedanı (M.Ö. 206-M.S. 220) dönemi boyunca Çin’de Budizm inanışı yaygınlaşmıştır. Budist rahipleri ay takviminin ilk ayının 15. gününde sarira’yı (Buda’nın yakılışını) izlediğini duyan bir imparator, sarayında ve tapınaklarda Buda’ya saygı gösterilmesi adına fener yakılmasını emreder. Daha sonra, bu Budist ayin Çin’in her tarafına ve tüm halka yayılarak büyük bir festival haline gelir.

Bugüne kadar her yıl Fener Festivali tüm ülkede coşkuyla kutlanmaktadır. Her çeşit ve boyutta fenerler sokaklara asılır. Çocuklar ise kendi yaptıkları ya da satın aldıkları fenerleri tutarak sokakta gezinirler.

Fener Festivali’nde yuanxiao denilen pirinçten yapılan hamur tatlılar tüketilir. Bu yuvarlak şekilli hamur tatlılarının içi gül yağrağı, susam, soya fasulyesi macunu, çiğde macunu, ceviz içi ve kuru meyvelerden yapılır. Yuanxiao’nun diğer adı tangyuan haşlanarak, kızartılarak ya da buharda pişirilerek yenebilir. Tangyuan’in Çince teleffuzu “tuanyuan”e yani birleşme anlamına gelen kelimeye yakın olduğu için insanların tangyuan yemesi ailenin birleşimi, uyumu ve mutluluğu gibi kavramları da simgeler.

Çingming Festivali

Çingming Festivali, Çin’de 24 mevsimsel ayrım noktalarından birine denk gelir, her yıl genelde 4-6 Nisan arasında kutlanır. Festivalden sonra havalar ısınmaya başlar ve yağışlar çoğalır. Çingming Festivali sadece tarım üretimine rehberlik etmesi için kutlanmaz, aynı zamanda bir anma merasimidir, yani mutluluğun ve üzüntünün karışımıdır.

Çingming Festivali kurban etmenin en önemli günüdür. Han Çinlileri ve diğer etnik gruplara mensup Çinliler bugünde atalarına kurban sunar ve ölülerinin mezarlarını temizlerler. Ayrıca bayram gününde yemek pişirilmediğinden dolayı sıcak yemek yenilmez sadece soğuk yemek yenilir.

Çingming Festivali ölülerinin mezarlarını temizleyen ve atalarına yemek ve çiçek sunanların üzüntüsünün aksine baharın gelişini de sembol eder. Çingming Festivali ağaçların ve çimlerin yeşerdiği ve doğanın canlandığı bir dönemde kutlanır.

Duanwu Bayramı


Çin'in ay takvimine göre, 5. ayın 5. günü (bu yıl 12 Haziran günü) Duanwu Bayramı olarak kutlanır. Bayramı için bugünden itibaren 3 gün tatil yapılıyor. Duanwu, Bahar Bayramı ve Ay Bayramı'yla birlikte "Çin'in üç büyük geleneksel bayramı"ndan biri olarak kabul ediliyor. Bayrama neşeli bir hava hakim oluyor.

Duanwu Bayramı'nın kaynağı hakkında birçok değişik açıklama var, ancak halk arasında en yaygın inanış Duanwu'nun eski yurtsever şair Qu Yuan'ı anmayı amaçladığı şeklinde.

M.Ö. 3. yüzyılda Chu Devleti döneminde yaşamış olan Qu Yuan, vatanın düşmanlar tarafından işgal edilmesine çok üzülmüş ve kendisini 5. ayın 5. günü Miluojiang nehrine atarak intihar etmiş. Bundan sonra halk, vatansever şair Qu Yuan'ı anmak için nehir içine yapışkan pirinç doldurulan bambu parçaları atmaya başlamış. Daha sonra, içinde pirinç olan bambu parçalarına Zongzi denilmeye başladı. Zongzi yemek, Duanwu Bayramı'nın önemli geleneklerinden biri.

Duanwu Bayramı'nda yenebilecekler arasında Zongzi'den başka, Çin'in bazı bölgelerine özgü yemek ve içecekler de var. Örneğin, tuzlanmış ördek yumurtası yemek ve kırmızı zırnık (Xionghuang) içkisi içmek, halk arasında kötülükten korunma söylentilerinden kaynaklanıyor.

Yemeklerden başka, Duanwu Bayramı'nın çok özgün süsleme gelenekleri de mevcut. Bayram günü, her aile kapısının önüne pelin otu (Ai Cao) ve su kamışı (Cao Pu) asar. Pelin otu ve su kamışı, ilaç amaçlı kullanılan iki ottur. Bu otlar, bir yandan kötülükten korunmak, diğer yandan yaz mevsiminin başlarında havanın çok yağışlı ve nemli olması nedeniyle zehirli böceklerin çoğalması üzerine hastalıkları önlemek için asılır.

Çin'in güneyinde bulunan Yangtze Nehri'nin orta ve aşağı kesimlerinde, ejderha kayığı yarışmalarının düzenlenmesi de Duanwu Bayramı'nın önemli faaliyetlerinden biridir. Söylentilere göre, bu gelenek de şair Qu Yuan'la ilgilidir. Efsaneye göre, halk Qu Yuan'ın kendini nehre attığını duyunca onu kurtarmak için hemen kayıklarla olay yerine yetişmeye çalışmış. Daha sonra bu hikâye Duanwu Bayramı'nda ejderha kayığı yarışması düzenleme geleneğine dönüşmüş.

Örneğin Guangdong eyaleti Shunde kentinin yıllık ejder kayığı yarışması bugün yapıldı. Yarışmaya 130 ejder kayığı katıldı.

Çin Müziği, Çin uygarlığının doğuşundan beri süre gelmektedir. Zhou Hanedanlığı’na kadar uzanan Çin Müziğinin cok gelişmiş olduğu da belgeler ve eserlerle kanıtlanmıştır. Günümüzde Çin Müziği bir yandan çağdaş formlarda gelişirken, bir yandan da geleneksel zengin bir miras olmaya devam etmektedir.

Bambu borularını kuş sesleri olarak akort eden Çin Mitolojisindeki efsanevi müzik kurucusu Ling Lun’dur. Hanedanlık Dönemi (MÖ.1122-1911) İmparatorluk Müzik Bürosu, ilk olarak Qin Hanedanlığı Döneminde kurulan, İmparator Han Wu Di (M.Ö 140-87) tarafından oldukça yaygınlaştırıldı. Bilinen en eski yazılmış Müzik Konfüçyus’a adanan Youlan veya The Solitary Orchid (Yalnız Orkide)dir.

Antik Çin’de müzik devletin armonisinin ve uzunluluğunun merkezi olmasına rağmen müzisyenlerin pozisyonları ressamlardan oldukça düşüktü.Hemen hemen her imparator halk şarkılarını ciddiye alılrla,halkın populer iradesini incelemek için memurlarını gönderip, bu şarkıları toparlayıp koleksiyon yaparlardı. Konfüçyusçü Klasiklerden biri olan Shi Jing(Şiirin Klasiği) MÖ.800 ve yaklaşık MÖ 400 e kadar uzanan halk şarkıları içeriyordu.

Geleneksel Çin Müziği solo olarak ya da telli ve yaylı çalgılar, flüt, ve çeşitli ziller,gonglar ve davullardan oluşan küçük orkestralarla çalınır.Ölçeği pentatoniktir.Bambu boruları ve qin pentatoniklerden olan en eski müzik aletleri olarak bilinir.Çinde müzik aletleri yapılmış olduğu maddeye dayanarak geleneksel olarak katogorilere ayrılırlar: hayvan derisi,sukabağı,bambu,tahta,ipek,toprak/kil ve taş. Çin orkestraları, geleneksel olarak telli çalgılar, üflemeli çalgılar, yaylı çalgılar ve perküsyon-vurmalı çalgılardan oluşur.

Müzik Aletleri

Telli Çalgılar: Konghou, Rewapu, Ruan, Jiaye qin, Houbusi, Dongbula, Liuqin.

Yaylı Çalgılar: Gaouhu, Erhu, Banhu, Niutuiqin, Matouqin, Leiqin.

Üflemeli Çalgılar:
Xun, Huluxiao, Sheng, Flüt, Xiao, Guangzi, Xibili, Houguan.

Perküsyon Çalgılar:
Santur

Çok Parçalı Üflemeli Çalgılar: Kouxian.

Vurmalı Çalgılar:
Qing, BianZhong, Gong, Davul.

Çin Tiyatrosunun uzun ve karmaşık bir tarihi vardır. Çin’de birçok tiyatro şekli vardır, normalde daha çok Beijing opera ve kanton opera olarak bilinmesine rağmen, günümüzde Çin Operası olarak adlandırılmaktadır. Çin geleneksel tiyatroları; Klasik Çin Tiyatrosu, Gölge Oyunu, Çin Operası, Klasik Drama ve Modern Çin Tiyatrosu olarak adlandırılır.

Beijing Operası

“Doğu’nun operası” olarak adlandırılan Beijing Operası Çin kültürünün temel unsurlarından biridir. Beijing’de oluştuğu için “Beijing Operası” adı verildi. 18. yüzyılda Çin’in güneyinde popüler hale gelmiş ve başta Hui Operası olmak üzere birkaç eski yerel operaların temelinde gelişmiş olan Beijing Operası, 200 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. 1790 yılında ilk Hui Operası topluluğu, imparatorun doğum günü dolayısıyla düzenlenen törene katılmak için Beijing’e çağrıldı. Daha sonra başka Hui Opera toplulukları da Beijing’e geldiler.

19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başı arasındaki dönemde Beijing bölgesinde birbirlerinden öğrenerek yan yana gelişen çeşitli yöresel opera topluluklarının oluşturduğu Beijing Operası, sanat açısından hızla olgunlaşarak zengin program ve sahne usulleriyle Çin’in en büyük operası haline geldi. Beijing Operası, zengin repertuara, kalabalık sanatçı grubuna, çok sayıda gösteri topluluğuna ve geniş izleyici tabakasına sahiptir.

Çok yönlü bir gösteri sanatı olan Beijing Operası, şarkı, diyalog, hareket, dövüş ve dans gibi usullerin bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan tam bir sanattır. Belli gösteri yöntemleriyle olaylar anlatılır ve kişilikler işlenir. Beijing Operası’nda Sheng (erkek), Dan (kadın), Jing (erkek), ve Chou (erkek ve kadın) olmak üzere 4 önemli rol vardır. Bundan başka yan roller de bulunmaktadır.

Masklar Beijing Operası’nın kendisine has bir sanatıdır. Sadakat ya da hainlik, güzellik ya da çirkinlik, iyilik veya kötülük, saygınlık veya alçaklık gibi karakterlerin özellikleri, masklarla, yani çeşitli renklerde boyalanmış yüz tipleriyle sergilenir. Örneğin, kırmızı renk, kişinin sadakatini sembolleştirir, mor renk yiğitlik ve metanetini simgeler, siyah, şahsın doğru dürüstlük ve bağlılığını temsil eder, beyaz renk karakterin kurnaz ve sinsi tabiatını belirtir, mavi renk cesaret ve erkekliğin simgesidir, sarı renk zalimliği ve insafsızlığı ortaya koyar, altın ve gümüş renkleri ise çoğu zaman Tanrı, Buda, şeytan ve cini sembolize ederek insana hayali bir his verir.

18. yüzyılın sonu, genel olarak Beijing Operası’nın birinci gelişme doruğu sayılıyor. O zamanlarda Beijing Operası’nın gösterileri yalnız halk arasında değil, imparatorluk saraylarında da yaygındı. İmparatorluk aileleri ve asilzadeler Çin Operası’nı çok beğeniyorlardı. Saraydaki iyi maddi şartlar, Beijing Operası gösterisi için gerekli kostüm, mask, makyaj ve sahne dekoru gibi konularda büyük olanaklar sağladı. Saraydaki ve halk arasındaki tiyatro oyunlarının karşılıklı etkisiyle Beijing Operası tarihte eşi görülmemiş bir şekilde gelişti. 1920’li ve 1940’lı yıllar arasında, Beijing Operası’nın gelişmesinin 2. doruğu yaşandı. Bu dönemde çok sayıda Beijing Operası okulu açılması, buna bir işaretidir. Bu okullar arasında Mei ( Mei Lanfang 1894-1961), Shang ( Shang Xiaoyun 1900-1976), Cheng (Cheng Nianqiu 1904-1958) ve Xun (Xun Huisheng 1900-1968) olmak üzere dört ünlü okul vardı. Her okulun çok sayıdaki sanatçısı Shanghai ve Beijing gibi büyük şehirlerin sahnelerinde faaliyet gösteriyorlardı.

Mei Lanfang, dünyaca bilinen bir Beijing Operası sanatçısıydı. 8 yaşında opera öğrenmeye başlayan Mei Lanfang, 11 yaşındayken sahneye çıktı. Mei, 50 yılı aşkın sahne hayatında Beijing Operası’nda Dan (kadın rolü) adlı karakteri oynayarak şarkı, diyalog, dans, müzik, kostüm ve makyaj konularındaki yaratıcılığı ile kendisine has bir sanat üslûbu oluşturdu. Çin Beijing Operası Sanat Topluluğu, 1919’da Mei Lanfang, başkanlığında Japonya turnesine çıkarak, Beijing Operası sanatını ilk defa yurtdışına taşıdı. Başında Mei Lanfangîn bulunduğu grup 1930 yılında çıktığı ABD turnesinde büyük başarı sağladı. 1934’te Avrupa’dan davet alan Mei Lanfang bu turne sırasında Avrupa’daki opera çevrelerinden büyük ilgi gördü. Böylece dünya ülkeleri Beijing Operası’na Çin’deki tiyatro okullarından biri gözüyle bakmaya başladılar.

Çin’in dışa açılmasıyla birlikte, Beijing Operası yeni gelişmeler kaydetti. Geleneksel Çin sanatlarının özü olarak değerlendirilen Beijing Operası, Çin hükümetinden büyük yardım ve destek gördü. Günümüzde, Beijing’deki Chang An Tiyatro Salonu’nda sürekli Beijing Operası’nın repertuarları icra ediliyor. Her yıl düzenlenen Uluslararası Beijing Operası Amatör Sanatçılar Yarışması, dünyanın her yerinden gelen Beijing Operası meraklılarının ilgisini çekiyor. Beijing Operası, ayrıca Çin’in yabancı ülkeler ile arasında önemli bir kültürel alışveriş programı haline geldi.

Çin astrolojisinde bir insanın doğum yılını on iki hayvan simgeler. Bu hayvan sembolleri sırasıyla şunlardır: fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, keçi, maymun, horoz, köpek ve domuz. Ancak Çin Astrolojisi’nde, Latin Astrolojisi’nde olduğu gibi burçlar aylık değil yıllıktır.

Bu hayvan sembollerinin kökeni birçok hikayeye ve efsaneye dayanır. Bu efsanelerden birine göre, İmparator Xuanyuan, imparatorun korumaları olmaları için hayvanları toplamaya karar verir. Düşman oldukları için fare, kediyi oyuna getirir, ve filin üzerine binerek onun da gitmesini engeller. Fare, öküzün sırtına binerek saraya ilk gelen olur. Sürekli birşeylerden şikayetçi olan domuz ise en son gelir. Kaplan ve ejderha, sonuçları kabul etmedikleri için, hükümdar onları “Dağların Kralı” ve “Okyanusların Kralı” isimleriyle şereflendirir. Bunu kabul etmeyen tavşan, hızlıca koşar ve ejderhayı geçip dördüncü sıraya yerleşir. Memnuniyetsiz köpek tavşanı ısırdığı için ceza olarak sondan bir önceki sıraya geçer. Diğer hayvanlar geldikleri hıza göre sıralanırlar.

12 hayvan sembollerinin kullanımı sadece Han Çinlilierine özel bir durum değildir. Çin’deki diğer azınlık etnik grupların da az farklarla kendi hayvan sıralamaları vardır. Örneğin, Moğollar kaplan, tavşan, ejderha, yılan, koyun, maymun, horoz, köpek, domuz, fare ve öküz hayvan sembollerini kullanır. Li halkı ise horoz, köpek, fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, koyun ve maymun hayvan sembollerini kullanır. Kimileri bu hayvan sembollerinin Han Çinlileri’nine antik çağlarda kuzeydeki kavimlerden miras kaldığını savunur. Diğer bir görüşe gore ise değişik kültürlar arasındaki değişim sonucunda oluşmuştur.

FARE (1924 – 1936 – 1948 – 1960 – 1972 – 1984 – 1996 – 2008 – 2020 – 2032)

Fareler hırslı, etkileyici, akıllı ve bencildirler. Genellikle iş yaşantılarında başarılı olurlar.

ÖKÜZ (1925 – 1937 – 1949 – 1961 – 1973 – 1985 – 1997 – 2009 – 2021 – 2033)

Öküzler dürüst, güvenilir ve kibardır. Sabırları ve çok çalışmaları onlara başarıyı getirir.

KAPLAN (1926 – 1938 – 1950 – 1962 – 1974 – 1986 – 1998 – 2010 – 2022 – 2034)

Kaplanların kararlı ve çoşkun, üstün bir yapıları vardır. Mevcut potansiyellerini beklenmedik durumlarda sergilerler.

TAVŞAN (1927 – 1939 – 1951 – 1963 – 1975 – 1987 – 1999 – 2011 – 2023 – 2035)

Tavşanlar genellikle cömert ve arkadaş canlısıdır. Yaşadıkları ortamda ilgi çekmeyi severler.

EJDERHA (1928 – 1940 – 1952 – 1964 – 1976 – 1988 – 2000 – 2012 – 2024 – 2036)

Ejderhaların enerjik bir yapıları vardır. Hevesli ve kendine güvenen kişilerdir.

YILAN (1929 – 1941 – 1953 – 1965 – 1977 – 1989 – 2001 – 2013 – 2025 – 2037)

Her zaman kontrol altında olmayı severler. Muhafazakar bir yapıları vardır.

AT (1930 – 1942 – 1954 – 1966 – 1978 – 1990 – 2002 – 2014 – 2026 – 2038)

Atların özgür, güvenilir ve güçlü bir yapıları vardır. Genellikle dürüst ve sadık kimselerdir. İyi bir politikacı yahut araştırmacı olabilirler.

KOYUN (1931 – 1943 – 1955 – 1967 – 1979 – 1991 – 2003 – 2015 – 2027 – 2039)

Çok sabırlı kişilerdir. Baskı altında kendilerini kontrol altında tutmayı iyi bilirler. Takım çalışmasının aranan kişiliklerindendir.

MAYMUN (1932 – 1944 – 1956 – 1968 – 1980 – 1992 – 2004 – 2016 – 2028 – 2040)

Çin astrolojisine göre şanslı burçlardan biri de maymundur. Büyük bir mental enerjiyle doğarlar. Doğuştan çabuk öğrenme yetenekleri vardır. Üretken kişilerdir.

HOROZ (1933 – 1945 – 1957 – 1969 – 1981 – 1993 – 2005 – 2017 – 2029 – 2041)

Horozlar yürekli ve kahraman kişilerdir. Şarkı söylemeyi ve müzik dinlemeyi severler. Hayal güçleri çok gelişmiştir.

KÖPEK (1934 – 1946 – 1958– 1970 – 1982 – 1994 – 2006 – 2018 – 2030 – 2042)

Köpekler dürüst ve arkadaş canlısıdır. Çin astrolojisinin candan (samimi) burcu olarak tanımlanırlar.

DOMUZ (1935 – 1947 – 1959 – 1971 – 1983 – 1995 – 2007 – 2019 – 2031 – 2043)

Domuzlar cömert ve toleranslıdır. Barışçıl ve faziletli yapıları ile sevilen kişilerdir. Genel amaçları insanlar içerisinde en iyisi olmaktır.

Çayın Tarihi

Çay içme kültürü, Çin’de uzun bir tarihe sahiptir.

İsmi Çince ilahi, harikulade çiftçi anlamına gelen Shennong (Çincesi: 神农 ), eski Çin’de Tarım’ın Babası sayılır ve çayı keşfi ile şereflendirilmiştir. Efsaneye göre, Shennong bir sonbahar günü öğleden sonra Kamelya ağacının altında dinlenir ve içmek için biraz su kaynatır. Ağacın kurumuş yaprakları kaynamış suyun bulunduğu demliğe düşer ve su ile karışarak ağaç yaprağından demlik çay oluşur. Bu hoş koku ile merakı uyanan Shennong bir yudum içer ve çayı ferahlatıcı ve tazeleyici bulur.

Shennong’un keşfinden beri, çay tüm dünyada büyümüş ve sevilmiştir.

Başlangıçta, çay dinsel ya da kutsal törenlerde kullanılmaktaydı. Daha sonra, çay yaprakları sebze veya ilaç olarak tüketilmiş. 2000 yıl öncesinde Han Hanedanı dönemine kadar, çay yeni bir içecek sayılmaktaydı.

Sui Hanedanı (581-618) döneminde, çay tedavi edici özelliklerinden dolayı kullanılmaktaydı. 4. ve 5. yüzyıllarda, pirinç, tuz, baharatlar, zencefil ve portakal kabuğu gibi içerikler çaya ekleniyordu. Tang Hanedanı (618-907) döneminde ise, çay içme bir sanat aracı olarak sayılmış ve tüm sosyal sınıflarca içilmeye başlanmıştır.

Kafeininin uzun meditasyon saatlerinde rahipleri ayık tuttuğu gerekçesiyle, çay, Budist Tapınakları’nda da popüler olmaya başlamıştır. Bu nedenden dolayı, birçok tapınak geniş çay tarlalarını ekip biçmekteydi. “Çayın Kitabı”nın (The Book of Tea) yazarı Lu Yu (Çincesi: 陆羽), tapınakta yetişmiş bir yetimdi. Muhtemeldir ki, Tang Hanedanı döneminde yazdığı kitabın ilham kaynağı çay ile çevrili bir ortamda büyümüş olmasındandır. “Çayın Kitabı” adlı kitabında Lu Yu, çay ekimi ve hazırlanışını, çay demlemek için en iyi suyu ve değişik çay sınıflandırmalarını detaylı bir şekilde açıklamıştır.

Çırpılmış toz çayı, Song Hanedanı (960-1279) döneminde moda olmuş olsa da, Yuan Hanedanı (1279-1368) döneminde, birçok Song Hanedanı döneminin çeşitli adetleri gibi Çin kültüründe tamamen yokolmuştur. Çinliler, Yuan Hanedanı döneminden sonra demli çay içmeye başlamışlar ve günümüzde hala öyle içmekteler.

Çin Çayının Türleri

Kökensel olarak tüm çaylar Camellia Sinensis bitkisinden elde edilir. Çin çayı ise çeşitli işlem yöntemleri başta olmak üzere, çay bitkisinin coğrafi konumu ve demli çayın görünümü ve tadında farklılık gösterir.

Çin çayları, yeşil çay, siyah çay, Oolong çayı, beyaz çay ve fermente edilmiş çay olmak üzere beş farklı grupta sınıflandırılır. Genellikle, kokulu çaylar ve sıkıştırılmış çaylar da bu listeye dahildir.

Yeşil Çay:


Yeşil çayın yaprakları genelde açık yeşil ve koyu yeşildir, çay demlendiğinde ise açık yeşil rengini alır. Yeşil çay işlem sırasında kısa bir oksidasyona uğrar. Ham çay yaprakları fermente edilmeden ısıtılır, sarılır ve kurutulur. Az işlem gördüğü için yapraklar orijinal renklerini korur ve çaydaki antioksidan miktarı daha fazladır, yakın zamanda yapılan araştırmalar göstermiştir ki antioksidanlar kanser riskini azaltır ve yaşlanma sürecini yavaşlatır.

Diğer çeşit çaylara göre daha uzun bir tarihi olan yeşil çay, Çin’de en fazla tüketilen çay türüdür. Çin dünyadaki en fazla yeşil çay ihraç eden ülkedir ve dünya pazarının %80’inini kapsar.

Yeşil çay Çin’in her yerinde üretilir. Zhejiang Bölgesi’nde üretilen Dragon Well (Longjing) çayı, Jiangsu Bölgesi’nde üretilen Biluochun çayı ve Anhui Bölgesi’nde üretilen Huangshan Maofeng çayı ise yeşil çayın diğer ünlü türlerindendir.

Siyah Çay:

Siyah çay, kavrulmadan önce tam fermente edilmiş çay yapraklarından oluşur. Çin’de “kırmızı çay” olarak da bilinen siyah çayın yaprakları kahverengi ile kırmızı-kahverengi arasında değişir ve demlendiğinde açık kahverengi bir renk alır. Diğer çay türlerinden farklı olarak, siyah çayın daha güçlüdür.

Yakın zamanda sağlık açısından yararları nedeniyle yeşil çay revaçta olsa da, siyah çayın batıdaki tüketimi %90’dan fazladır. Ayrıca Güney Asya’da en çok tüketilen çaydır.

Oolong Çayı:

Oolong çayı, Fujian, Guangdong ve Tayvan gibi Çin’in güneydoğu bölgelerinde yetişen bir çaydır. Oolong çayı kısmi fermantasyona uğrar, böylelikle hem yeşil çayın hem de siyah çayın özelliklerini taşır. Lezzeti, yeşil çayınki gibi berrak ve hoş kokulu, siyah çay gibi de güçlü ve canlandırıdır. İyi kaliteli Oolong çayı içtikten sonra ağızda uzun süre kalır.

Kısmi fermantasyona uğradığı için Oolong çayı, protein ve yağ yakımında çok etkilidir böylelikle kilo vermeye yardımcı olur. Japonya’da Oolong çayının satışları hayli yüksektir.

Fujian Eyaleti’nden Tieguanyin ve Wuyi Yancha ve Tayvan Eyaleti’nden Dongding Oolong çayı en çok satanlar arasındadır.

Beyaz Çay:


Beyaz çayın ismi, kuru çayın beyaz renkli görünüşünden gelir. Çin’in güneydoğusunda yer alan Fujian Eyaleti’nde yetişen, işlem görmemiş filiz ve yaprakları ile elde edilir. Bu filiz ve yapraklar çok az işlem gördükleri için doğal hallerine çok yakındır. Yapraklar üzerindeki gümüş-beyaz tüylerin korunması çayın beyaz renk almasını sağlar.

Yeşil çay ve beyaz çay en az oksidasyona uğrayan çay türlerindendir, bu yüzden oksidasyon özellikleri yüksektir. Genç yapraklar, yaşlı yapraklara göre daha fazla kafein içerir, bu nedenden dolayı beyaz çayın kafein oranı yeşil çaya göre yüksektir. Amerikan bilim adamlarının beyaz çayın insan sağlığına yararlı olduğu yönündeki araştırmaları nedeniyle, beyaz çayın Amerika’daki satışları çok iyidir.

Beyaz çay Fujian Eyaleti’ne has bir çaydır, Baihao Yinzhen, Bai Mu Dan, Gongmei ve Shoumei en çok satan markalarındandır.

Fermente Edilmiş Çay:

Çin’de “siyah çay” olarak da bilinen fermente edilmiş çay, kavrulup ve sarıldıktan sonra uzun süre fermentasyona uğramış çay yapraklarından elde edilir. Fermentasyon işlemi birçok detay ve hayli titizlilik gerektiren bir işlemdir. Bu tür çayı ancak uzun yıllar araştırma yapmış bir “çay uzmanı” üretibilir. Kendine has bir işlemden geçtikten sonra unutulmamalıdır ki bu işlem çok iyi korunan bir sırdır, çay koyu kahverengi rengini alır.

Zaman geçtikçe tadını ve aromasını yitiren birçok Çin çayının aksine fermente edilmiş çayın aroması zaman geçtikçe gelişir. Fermente edilmiş yapraklar diğer tür yapraklara göre daha uzun dayanır. Eski (yıllanmış) çay, özellikle Çin’in güneybatısında yer alan Yunnan Eyaleti’ne has Pu’er çayı çok nadir ve değerli bir çaydır. Çin’e has bir ürün olan fermente edilmiş çay saklama ve ulaşım kolaylığı için genelde farklı şekillerde basınçla sıkıştırılır. Geçmişte, Rusya’ya bile gönderilen fermente edilmiş çay Çin’de en çok ihraç edilen çaydı. Ayrıca, Çin’in etnik kökenli nüfusunun da en sevilen çayıdır. Tibet, İç Moğolistan ve Uygur halkları fermente edilmiş çayı günlük yaşamlarının önemli bir parçası olarak görürler.

Fermente edilmiş çayın en ünlü markası, kuşkusuz, Çin’in güneybatısında yer alan Yunnan Eyaleti’ne has Pu’er çayıdır. Çayın geniş yaprakları Yunnan’ın değişik iklimi ve asidik toprağında yetişen ağaçlardan elde edilir. Aynı zamanda tedavi özellikleri de bulunan çayın, sindirime iyi geldiği, kolesterol ve tansiyonu düşürdüğü, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kanseri önlediği bilinmektedir. Koyu Pu’er çayının zengin ve özellikle topraksı bir tadı vardır.

Kokulu Çay:

“Çiçek çayları” olarak da bilinen kokulu çaylar, baz olarak genellikle yeşil çay, bazen siyah çay ya da oolong çay ile işlem sırasında hoş esanslarını yapraklara bırakan çiçek ya da taç yaprakların birleşimiyle elde edilir. Bu çiçekler genelde yasemin, osmanthus, kasımpatı, nilüfer ve güldür. Kuzey Çin’de kokulu çaylar arasında en ünlüsü olan yasemin çayı demlendiğinde açık sarımtırak ve yeşilimsi bir renk alır, güçlü ve uzun süreli çiçeksi bir aroması vardır.

Sıkıştırılmış Çay:

Sıkıştırılmış çay, yeşil çay, siyah ya da fermente edilmiş çaydan elde edilen bir çay çeşididir. Ham çay önce buharlanır, sonra sıkıştırılır ve tuğla, makara veya çanak şekillerine göre kalıplaştırılır. Ulaşım ve saklama için uygun olan bu yöntem genelde Çin’in sınır bölgelerinde yaşayan etnik azınlıklar tarafından tercih edilir. Tibet’te halk, çay kalıplarını parçalara ayırır, bunları gece içinde kaynatır, daha sonra (Tibet) sığır tereyağı ve tuz ekleyip çaylarını demlerler. Bu demlenen çay Tibet mutfağının temel gıda maddesini oluşturur.

Çin’de Çay Kültürü

Çinliler, demliğe, çay yapraklarına ve suya özellikle dikkat ederler. Onların inanışına göre, nazik malzemeler (kap kacak) lezzetli yemekler ile uyum sağlamalıdır. Demlikler için de bu düşünce geçerlidir. Ünlü “Zi Sha Hu” demliği özel bir kil çömlekten yapılır, genelde mor ya da siyah renktir, üzerine ise çeşitli açıklamalar, şiirler ve resimler oyuludur. Bu demliğin özelliği, çay yapraklarının orijinal aroma ve rengini muhafaza edebilmesidir.

Çin kültüründe birine çay ikram etmek bir saygı göstergesidir. Gençler kendilerinden daha yaşça büyük olan kişilere hürmet etmek ve teşekkür etmek için çay ikram ederler. Bu özellikle doğum günleri ve Bahar Festivali gibi büyük etkinliklerde gerçekleşir.

Geleneksel Çin düğünlerinde, gelin ve damat ebeveynlerinin önünde diz çökerek onlara çay servis ederken bir şekilde büyüklerine kendilerini yetiştirdikleri için minnettarlıklarını gösterirler.

Modern Çin’de de çay bir çeşit sosyal araçtır. İnsanlar sadece çay içmek için çay evlerine gitmezler aynı zamanda birbirleriyle buluşmak için de giderler. Eğer biri sizi de çay içmeye davet ederse, aslında bu üstü kapalı olarak toplanmaya gitmek demektir.

Dört bin yıl boyunca, çayın Çin kültürünün gelişimi üzerinde büyük etkisi olmuştur. Çay, Çin edebiyatında, sanatında, felsefesinde ve hatta dinlerindeki ana noktalardan biri olmuştur. Çay, Taoizm, Budizm ve Konfüçyüs’çülük ile ilişkilidir. 1500 yıl öncesi Tang Hanedanı döneminde, çay içmek kişisel gelişimin temel parçasıydı.

Yine Tang Hanedanı döneminde, çay seremonisi başlamıştır. Oradan çay seremonisinin sanatsal yöntemi komşu ülkeler olan Kore ve Japonya’ya yayılmıştır. Tüm dünyaca bilinen Japon çay seremonisinin aksine, Çin’deki seremoniden çok çayın üstünde durur.

Çayın Tıbbi Etkileri ve Faydaları

Dünya genelinde su dışında en fazla tüketilen sıvı çaydır. Camellia Sinensis bitkisinden elde edilen çayı tarih boyunca her yaştan insan sadece içecek olduğu için değil aynı zamanda tedavi edici özelliklerinden dolayı da tüketmiştir. Çayın faydaları üzerine yapılan araştırmalar ve yayınlar sonucunda çayın tüketimi olağanüstü bir şekilde artmıştır. Değişik besin ve antioksidan kaynağı olan çaya ilgi, özellikle kalp hastalıklarına, kansere, obeziteye, diş çürüklerine, her türlü sindirim sorunlarına karşı iyi gelmesinden dolayı modern zamanlarda yüksektir.

Asyalılar, yeşil çayın faydalarından yüzyıllarca yararlanmışlardır. Eski zamanlardan beri, yeşil çay tıbbi faydaları nedeniyle kıymetlendirilmiştir. Yapılan bilimsel araştırma ve çalışmalar neticesinde, Asya’da 4.000 yıldan beri yapılan tıbbi uygulamalar ve halk bilim, yeşil çayın sağlıklı bir yaşam için kilit bir faktör olduğunu kanıtlamıştır. Asyalıların yüzyıllarca bildiği yeşil çay şimdi tüm dünyaya yararlı olabilir.

Yeşil çayın faydaları çok çeşitli ve geniş kapsamlıdır. Yeşil çayın kimyasal yapısıyla nedeniyle, başlıca antioksidan, kanseri önleme, kolesterol, kan şekeri ve tansiyon düşürücü gibi özellikleri olmak üzere o kadar farklı fiziki faydaları vardır ki, bu çayın içilmesi gayet mantıklıdır. Bunun dışında yeşil çayın birçok faydaları vardır:

Soğuk algınlığı ve gribi önler, bu gibi hastalıkların iyileşmesini hızlandırır,

Ağız kokusunu engeller,

2. tip diyabet hastalığının engellenmesine yardımcı olur,

Alerjik reaksiyon üretiminde önemli alıcıları bloke eder,

Parkinson hastalığına iyi gelir,

HIV iltihap sürecini yavaşlatır,

Vücuttaki sıvı dengesini korur,

Yorgunluğa ve strese karşı iyi gelir,

Deri hücrelerinin bağışıklık fonksiyonunu arttırır,

Kireçlenmeyi önler,

Felç riskini azaltır,

Kemik erimesini önler,

Sigara kullananlarda DNA hasarını azaltır,

Yaşlanma belirtilerini geciktirir,

Kemik yapısını geliştirir,

Tehlikeli kan pıhtılaşmasını engeller,

Sağlıklı bir diyette tüketilerek metabolizmanın hızlanmasında ve termojenik özelliğiyle kalori yakmaya yardımcı olur.

Çin’deki Etnik Gruplar

Dünyanın en büyük nüfusuna sahip ülkesi olan Çin, çok sayıda etnik grubun bir arada yaşadığı birleşik bir ülkedir. 1 milyar 300 milyon nüfuslu Çin’de toplam 56 etnik grup yaşamaktadır.

Çin’deki etnik gruplar şöyledir: Han, Moğol, Hui, Zang, Uygur, Miao, Yi, Zhuang, Buyi, Kore, Man, Tong, Yao, Bai, Tujia, Hani, Kazak, Dai, Li, Lisu, Wa, She, Gaoshan, Lahu, Shui, Dongxiang, Naxi, Jingpo, Kırgız, Tu, Dawo’er, Mulao, Qiang, Bulang, Sala, Maonan, Gelao, Xibo, Achang, Pumi, Tacik, Nu, Özbek, Rus, Ewenke, De’ang, Bao’an, Yugu, Jing, Tatar, Dulong, Elunchun, Heze, Menba, Luoba ve Jinuo.

Han etnik grubu ülke nüfusunun %92’sini, azınlık etkinlik grupları da ülke nüfusunun %8’ini oluşturmaktadır. Han etnik grubu dışındaki 55 etnik grup, nüfuslarının Han’lara göre az olmasından dolayı “azınlık etnik gruplar” olarak adlandırılmaktadır. Azınlık etnik gruplar esas olarak, Çin’in kuzeybatı, güzeybatı ve kuzeydoğu kesimlerinde yaşarlar.

Uzun tarihi gelişme sürecinde Çin’de Han etnik grubunun esas olması temelinde bütün etnik grupları bir arada ve azınlık etnik grupların nispeten yoğun olarak bir arada yaşadıkları bir durum oluşmuştur. 55 azınlık etnik grubundan Hui ve Man etnik grupları Çince, geri kalanı gruplar ise kendi dillerini ve Çince’yi kullanmaktadır. 56 etnik grup 9 milyon 600 bin kilometre genişliğindeki topraklarda birlikte yaşayıp, Çin’in uzun tarihini ve parlak kültürünü yaratmıştır.

Çin’de İnanç

Budizm:


Birinci yüzyılda Çin’e gelen Budizm 4. yüzyılda yaygınlaşmaya başladı ve zamanla Çin’de en büyük etkiye sahip olan din haline geldi. Çin’dek i Budizm, Han Budizmi, Tibet Budizmi ve Güneyden Gelen Budizm olmak üzere üç gruba ayrılır. Çin’de toplam 200 bin rahip, 13 bin tapınak, 33 Budizm okulu ve 50’ye yakın Budizm ile ilgili gazete ve dergi bulunmaktadır.

Tibet Budizmi, Çin’deki Budizm mezheplerinden biridir ve genel olarak Tibet Özerk Bölgesi, İç Moğolistan Özerk Bölgesi ve Qinghai eyaletinde yaygındır. Tibet, Moğol, Yugu, Menba, Luoba ve Tu milletlerine mensup 7 milyon insan Tibet Budizmi’ne inanmaktadır.

Güneyden gelen Budizm, esas olarak Çin’in güneybatısındaki Yunnan eyaletine bağlı Xishuangbanna Dai Özerk İlçesi, Dehong Dai ve Jingpo Milleti Özerk İlçesi ve Simao bölgesinde yaygındır. Dai, Bulang, Achang ve Wa milletlerine mensup yaklaşık 1 milyon kişi Güneyden gelen Budizm’e inanmaktadır.

Han Budizmi’ne Han milletinden insanlar inanır ve Çin’in çeşitli bölgelerinde yaşarlar.

Taoizm:

Çin’de 2. yüzyılda doğan Taoizm, 1800 yıllık bir geçmiş sahiptir. Taoizm, Çin’de eski zamanlarda yaygın olan doğaya ve atalara tapma geleneğinden gelir. Tarihinde birçok mezhebe sahip olan Taoizm, daha sonra Quanzhen Taoizmi ve Zhengyi Taoizmi olmak üzere ikiye ayrılmıştır ve Han milletinde yaygınlaşmıştır. Çin’de 1500’den fazla Taoizm tapınağı ve 25 bin Taoizm rahibi bulunmaktadır.

İslamiyet:

İslamiyet, Çin’e 7. Yüzyılda gelmiştir. Çin’deki Hui, Uygur, Tatar, Kırgız, Kazak, Özbek, Dongxiang, Sala, Bao’an milletlerine mensup 18 milyondan fazla kişi İslam dinine inanır. Çin’deki Müslümanların büyük çoğunluğu Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi ve Ningxia Hui Özerk Bölgesi, Gansu, Qinghai ve Yunnan eyaletlerinde yaşamaktadır. Çin’in diğer eyalet ve şehirlerinde de Müslümanlar bulunur. Günümüzde Çin’de 30 binden fazla cami ve 40 bini aşkın imam vardır.

Hristiyanlık:


19. yüzyılda Çin’e gelmeye başlayan Hristiyanlık, Afyon Savaşı’nın patlak verdiği 1840 yılından sonra yaygınlaşmaya başladı. 1950 yılında Çin’deki Hristiyanlık çevresinde “kendi kendini yönetme ve beslenme ile kendi gücüne dayanarak yaygınlaşma” konulu hareket başlatıldı ve emperyalizmin etkisinin yok edilmesi, yurtseverlik ruhunun geliştirilmesine önem verildi. Çin’de 10 milyon Hristiyan, 18 binden fazla papaz ve 12 bini aşkın kilise ile 25 bin faaliyet yapılabilen yer bulunmaktadır.

Katolizm:


Katolizm 7. Yüzyılda Çin’e gelmiştir. Afyon Savaşı’nın patlak verdiği 1840 yılından sonra ise Çin’de yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde Çin’de 100 Katolik bölge, 5 milyon Katolik, 5000’e yakın kilise, 12 Katolik okulu bulunmaktadır. Son 20 yıl içinde 1500’ü aşkın genç papaz yetiştirildi ve bunların 100’den fazlası tahsil için yurtdışına gönderildi. Bunun yanı sıra Çin Katolik Derneği’nde 3200 rahibe bulunmaktadır. Her yıl yaklaşık 50 binden fazla kişi Katolik kiliselerinde vaftiz olur ve 3 milyondan fazla İncil basılır.

Çinliler Neden Kendilerine “Ejdarhanın Torunları” Der?

Çinlilerin kendilerini “Ejderhanın torunları” olarak adlandırmaları, tarihteki totem ve efsanelerden kaynaklanmaktadır.

Efsaneye göre, Çin milletinin atalarından Huang Di, Çin’i birleştirmeden önce “ayı”yı aşiretinin totemi olarak kabul etmiş. Huang Di, Çin’deki bütün kabileleri birleştirdikten sonra kendisine teslim olan aşiretlerin gönüllerini almak için “ayı” yerine “ejderha”yı yeni totem olarak kabul etmiş. Ejderha totemi, ayı toteminin başı ve yılan toteminin vücudundan oluşmuş. Aslında ejderha totemi, Huang Di’nin baba ailesi ve anne ailesinin birleştirilmiş hailymiş. Ejderhanın tuhaf görünüşü, Çin milletinin gelişmesini ve farklı etnik gruplar arasındaki kaynaşma sürecini yansıtıyor.

Huang Di tarafından belirlenen ejderha imajı daha sonra çeşitli resimlerde görülmeye başlamış ve yazıya dönüşmüştür. Yinxu kalıntılarından çıkarılan Jiaguwen yazılarındaki ejderha kelimesi, antik çağlara ait seramik parçalarında görülen ejderha motifleri, bunun örnekleridir.

Ejderhanın Çin milletinin atalarının yotemi olmasından sonra Çin milletiyle ejderha arasında yakın bağ oluşmuş ve ejderha ile ilgili birçok efsane ortaya çıkmıştır. Örneğin, Çin milletinin diğer atası Yan Di’nin Deng adlı kız ile gökteki ilahi ejdarhanın çocuğu, Huang Di’nin Fubao adlı kız ile “Kızıl Ejderha”nın oğlu olduğu söylenmektedir. Çin milletinin ataları “ejderhanın çocukları” olduğuna göre, Çinliler de doğal olarak “ejderhanın torunları” olarak kabul edilmektedir.

Çinlilerin Ad ve Soyadı Kültürü

Bir insan, ad ve soyadına doğduktan sonra sahip olur, daha sonra da toplumsal faaliyetlere ad ve soyadıyla katılır. Ad ve soyadı, insanları birbirlerinden ayırt eden önemli bir olgudur. Ancak, tarihte Çinlilerin ad ve soyadlarının rolü yalnızca bununla sınırlı değildir.

Tarihsel süreçte Çinlilerin ad ve soyadı kültürü, Çin milletinin maddi ve manevi yaşamının önemli bir parçası olarak siyasi, kültürel ve toplumsal faaliyelerde son derece önemli rol oynamıştır. Arkeolojik çalışmalar, bundan 1 milyon yıl önce bugünkü topraklarında yaşamaya başlayan Çinliler’in ancak bundan 5-6 bin yıl önceki anaerkil toplumda soyadı kullanmaya başladıklarını gösterir.

Qing Hanedanı döneminde yaşayan ünlü bilim adamı Gu Yanwu’nun yaptığı çalışmalara göre, Çin’deki en eski soyadların sayısı yalnızca 22’idi. Ancak daha çok soyadının, soylarının tükenmesiyle birlikte yok olma olasılığı da yüksek. Bununla birlikte varlığını sürdüren soyadları da büyük değişikliklere uğramıştır.

Qin Hanedanı’nın M.Ö. 3. yüzyılda Çin’i birleştirmesinden sonra Çin, 2 bin yıldan fazla süren feodal dönemden geçti, Hanedanlar defalarca değişti, her değişimde yeni yer isimleri, dolayısıyla da yeni soyadları ortaya çıktı. Bu nedenle soyadları, insanların ait olduğu toplumsal sınıfın simgesiydi. Soyadları etrafında özel bir kültür de oluştu. Bu kültür, soyların devam etmesiyle kuşaktan kuşağa varlığını sürdürdü. Çinlilerin yerleşik olan ata ve kök bilinci, bu kültürün çekirdeğidir.

Yabancı ülkelerde yaşayan Çinli göçmenler arasında anavatanına dönerek ataları anma ve köklerini arama geleneği bugün de sürdürülmektedir. Çin’in soyadı kültürü, eski çağlardaki belirli dönemlerin ürünü olarak Çin milletinin uzun tarihini yeni açılardan araştırmaya çalışanlar için zengin bir haline gelmiştir.